Connect with us

Dijital Üretim

Bosch inovasyonlarını IAA 2017’de sergiliyor

Yayın Tarihi:

-

Geleceğin mobilitesini kazasız, stressiz ve emisyonsuz kılacak çözümler

Bosch, mobilitede kazasız, stressiz ve emisyonsuz bir trafik için yenilikçi teknolojik çözümler sunuyor.

Bosch standında göze çarpanlar

Otonom vale park hizmeti: Sürücüsüz park etme hem zamandan tasarruf ettiriyor hem de stresi azaltıyor. Stuttgart’taki Mercedes-Benz Müzesi otoparkında Bosch, otonom vale park hizmetini gerçeğe dönüştürmek üzere Daimler ile güçlerini birleştirdi. Sürücüler, bir akıllı telefon işlevini kullanarak artık otomobillerini manevraları takip etme zorunluluğu bulunmadan belirlenen noktalara otonom olarak park edebiliyor. Sürücüsüz park etme, Bosch tarafından sağlanan araç içi teknoloji ve akıllı otopark altyapısı arasındaki karşılıklı etkileşimle mümkün kılınıyor. Otonom vale park hizmeti, otonom sürüşe geçişte önemli bir dönüm noktası.

Kablosuz yazılım güncellemeleri: Akıllı telefon kullanıcıları, yazılımları ve uygulamaları rahatlıkla çevrimiçi olarak günceller. Artık Bosch, kablosuz güncellemelerle aynısını otomobiller için de yapabiliyor. Araç yazılımları güncel tutulabiliyor ve yeni özellikler otomobile bir gece içerisinde eklenebiliyor ve izinsiz erişime karşı korunabiliyor. Bu özellik, sürücülerin otonom vale park hizmeti, topluluk tabanlı park etme ve şeritte kalma desteği gibi özellikleri denemesini ve ardından etkinleştirmesini sağlıyor.

Elektrikli aks (e-aks): E-aks, elektrikli ve hibrit araçlardaki elektrikli güç aktarma sistemlerine yönelik kompakt, ekonomik bir çözümdür. Bu inovasyonda elektrikli motor, güç elektronikleri ve şanzıman, aracın aksını yöneten tek bir kutu içerisinde entegre ediliyor. Bu, elektrikli güç aktarım mekanizmasının karmaşıklığını azaltıyor ve Bosch tarafından tasarlanmış olan sistem sayesinde elektrikli araçların geliştirilmesi için gerekli olan süreyi kısaltıyor. Çeşitli e-aks konfigürasyonları da mevcuttur. Güç çıkışı 50 ila 300 kilovat arasında ölçeklenebiliyor, yani e-aks küçük otomobillere, SUV’lara ve hatta hafif ticari araçlara bile yerleştirilebiliyor. Yüksek verimlilik seviyesi iki faktöre dayanıyor. Bunlardan birincisi elektrikli motorun ve güç elektroniklerinin sürekli olarak iyileştirilmesi ve ikincisi ise yüksek gerilim kabloları, bujiler ve soğutma birimleri gibi arayüzlerin ve bileşenlerin sayısındaki azalmadır. Kısacası Bosch e-aks, aynı batarya kapasitesi ile daha fazla mesafe anlamına geliyor. Bosch, dünya genelinde uygulanabilecek ve bu nedenle her yerde güvenli bir ürün sağlayacak esnek bir e-aks üretim yaklaşımı geliştirmiştir.


Bosch standında diğer göze çarpanlar

Kazasız sürüş için sistem ve bileşen uzmanlığı

Otonom sürüş: Otonom sürüş, yolları daha emniyetli hale getiriyor. Otonomun arttırılması, sadece Almanya’da üçte bir oranında olmak üzere kaza oranlarının daha da azaltılmasına yardımcı olabilir. Otonom sürüşün hayata geçirilmesi, tüm araç sistemlerinin detaylı bir şekilde anlaşılmasını gerekli kılıyor. Bosch bu uzmanlığa sahip ve radar sensörleri, görüntü sensörleri ve ultrasonik sensörler, fren kontrol sistemleri, elektrikli direksiyon birimleri, görüntüleme cihazları ve aracın içerisinde ve dışarısında bağlanabilirlik çözümleri dâhil olmak üzere önemli bileşenlerin büyük bir kısmını kendisi üretiyor. 2020 yılının başından itibaren, Bosch teknolojisini kullanan otomobiller için otobanlarda yüksek seviyede otonom sürüşe (SAE seviye 3) izin verilmesi olasılığı bulunuyor. Buna ek olarak Bosch, şehir içinde tam otonom sürüşü (SAE seviye 4) ve sürücüsüz mobiliteyi (SAE seviye 5) mümkün kılmak üzere Daimler ile çalışmalar yürütüyor. Bu iki şirketin hedefleri arasında robocabler (robot taksiler) için otonom sürüş sistemlerinin geliştirilmesi ve üretiminin başlaması bulunuyor.

Fren sistemi: Bosch, vakumsuz, elektromekanik fren takviyesinin ikinci neslini geliştirdi. İlk nesil birimde olduğu gibi iBooster2 de son teknoloji fren sisteminin tüm gereksinimlerini karşılıyor. Bu ikinci nesil fren takviyesi çok daha küçük olacak şekilde tasarlandı ve aynı zamanda fren basıncını çok daha hızlı oluşturuyor. iBooster, özellikle hibrit ve elektrikli araçlarda olmak üzere tüm güç aktarım mekanizmalarına uygundur. Elektromekanik fren takviyesi, ESP elektronik denge kontrol sistemi ile birlikte otonom sürüş için ihtiyaç duyulan yedek fren sistemi ihtiyacını sağlıyor. İki bileşenden bir tanesinin arıza yapması durumunda diğer bileşen, sürücünün müdahalesine gerek olmadan kendi kendini süren otomobili emniyetli bir şekilde yavaşlatıyor ve durduruyor.

Elektrikli direksiyon: Otonom sürüşün en önemli teknolojilerinden bir tanesi de arıza durumunda güvenli bir çalışma sağlayan elektrikli direksiyondur. Nadiren görülen arıza durumunda Bosch sistemi, konvansiyonel ve otonom araçlarda elektrikli direksiyon işlevinin yüzde 50’sini koruyabiliyor. Bu teknoloji sayesinde otomobil üreticileri arıza durumunda güvenli çalışma sağlama gereksinimlerini karşılayabiliyor. Bu gereksinimlerden bazıları Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği Dairesi (NHTSA) ve ABD Ulaştırma Bakanlığı tarafından Federal Otonom Araç Politikası aracılığıyla ABD’de şart koşulmaktadır.

Sürtünme katsayısı haritası: Yol kavrama veya sürtünme katsayısı, yol yüzeyinin kuru, ıslak veya buzlu olup olmadığına dayanır. Sürücülerin, kritik durumlardan kaçınmak için sürüş tarzlarını değiştirmesi gerekir. Bosch, kendi kendisini süren araçların yolculukları sırasında yol yüzeyinin nasıl olacağını belirlemesini sağlayan bulut tabanlı bir sürtünme katsayısı haritası geliştiriyor. Sürtünme katsayısı haritası, yol yüzeyi özellikleri hakkında bilgi toplamak için ESP elektronik denge kontrol sistemi sensörlerini kullanıyor. Meteoroloji istasyonlarından ve altyapıdaki yol sensörlerinden alınan verileri kullanan harita, güncel sürtünme katsayılarını hesaplıyor ve devamındaki katsayıları tahmin ediyor. Bu Bosch servisi, ağa bağlı araçlara gerçek zamanlı olarak bulut aracılığıyla sürtünme katsayısı haritaları sağlıyor ve böylece otonom sürüş işlevlerinin emniyetini ve sağlamlığını arttırıyor.

 

Bağlanabilirlik sayesinde daha akıllı ve otonom park etme

Park yeri bulma: Bosch topluluk tabanlı park etme, uygun alanların araştırılmasını kolaylaştırıyor. Park yardımı sistemlerinde yer alan ultrasonik sensörleri kullanarak otomobiller, yanlarından geçerken park etmiş olan otomobillerin arasındaki boşlukları tespit ediyor ve ölçüyor. Bu bilgiler, gerçek zamanlı olarak dijital park yeri haritasına aktarılıyor ve sürücüler tarafından en yakındaki boş park yerlerini bulmak üzere kullanılabiliyor. Bosch, Mercedes-Benz ve diğer otomobil üreticileriyle iş birliği içerisinde bu servisi, Almanya’da ve Avrupa’nın diğer noktalarında test ediyor. Bosch, topluluk tabanlı park etme servisine park ücretlerinin dijital olarak ödenmesini sağlayacak bir işlev eklemeyi de planlıyor.

Oyun uygulaması: Parkineers uygulaması, boş bir park yeri bulmayı kolaylaştırmak üzere tasarlandı. Bu oyun uygulamasının kullanıcıları, sadece bina sakinlerinin kullanabildiği park yerleri veya park etmeyle ilgili geçici yasaklar gibi park etme kısıtlamalarına ilişkin bilgileri kolaylıkla paylaşabiliyor. Uygulama kullanıcıları bir topluluğun üyeleri haline geliyor. Avatarlarını herkes tarafından görülebilir yapabiliyorlar, hangi bölgelerde boş park yerleri bulunduğunu bildirebiliyorlar ve bölgelerindeki park yeri durumunu dijitalleştirebiliyorlar. Parkineers, şu anda Almanya’da iOS ve Android kullanıcıları tarafından kullanılabiliyor.

Home Zone park pilotu: İster özel bir garajda ister yeraltındaki bir otoparkta stressiz park etme imkanı: Home Zone park pilotu, park yerine yaklaşmak (100 metreye kadar) başta olmak üzere bu tekrar edici manevrayı üstleniyor. Tüm sürücülerin tek yapması gereken, bir deneme işleminde manevrayı araca öğretmek ve ardından bunu kaydetmek. Bunun ardından otomobil, sürücülerin manevrayı takip etmesine gerek olmadan daha önceden belirlenen park yerine kendi kendisini bağımsız bir şekilde park ediyor. Oryantasyon için Home Zone park pilotu, alıştırma çalışması sırasında tespit edilen nesneleri tanıyan ve otomobili güvenli bir şekilde park yerine yönlendiren on iki adet ultrasonik sensör ve bir adet stereo video kamera kullanıyor.

 

Otomobil içerisindeki yolcular ve motosikletçiler için daha fazla koruma

Yolcu koruma: Araç emniyeti ve yolcuların korunması, pasif emniyet sistemlerine sahip çevre ve temas sensörlerinin akıllı bir şekilde bağlanmasıyla ve ayrıca fren ve direksiyon birimleriyle daha fazla arttırılabilir. Çevre sensörlerinin olası bir çarpışmayı algılaması halinde, pasif emniyet sistemleri (hava yastıkları ve emniyet kemeri gerdiricisi gibi) daha hızlı bir şekilde kullanıma sokulabilir. Buna ek olarak, bu sistemlerin sınırlayıcı etkisi de spesifik senaryolara tam olarak uygun hale getirilebilir. Bu, bir kaza durumunda olumsuz sonuçların azaltılmasına yardımcı olur.

Motosikletçi koruma: Motosikletçiler ve yayalar en korunmasız yol kullanıcılarıdır. Motosikletçileri içeren kazaların sayısının azaltılması adına, Bosch’un yeni otomatik acil frenleme sistemi içerisinde yer alan radar veya video sensör, bir anda otomobilin önüne çıksalar bile motosikletçileri tanıyabilir. Sistem, çarpışmanın yakın olduğunu algıladığında otomatik frenlemeyi tetikler. İdeal olarak bu işlem, bir kazanın sonuçlarını azaltır veya kazayı tamamen önler. 2018 yılından başlayarak, tüketici koruma örgütü Euro NCAP’nin derecelendirme kriterleri içerisinde motosikletçileri algılayan otomatik acil frenleme sistemi yer alacak.

Elektrikli bisikletler için kilitlenmeyi önleyen fren sistemi: Bosch, eBike’lar için ilk üretimi hazır olan kilitlenmeyi önleyen fren sisteminin lansmanını yapıyor ve böylece bisikletleri otomotiv teknolojisiyle donatıyor.  eBike ABS’si, ön tekerleklerin kilitlenmesini önlüyor. Bu işlev tüm yüzeylerde çalışıyor, yani eBike sürücüsü durmak için hızını azaltırken kontrolünü sağlayıp eBile yönlendirmeye devam edebiliyor. Bir başka özellik ise sürücünün iyi yol tutuşuna sahip bir yüzeyde çok sert bir fren yapması halinde arka tekerleğin havaya kalkmasını önlüyor.

Stressiz ve rahat yolculuklar için yeni mobilite servisleri

Ağa bağlı mobilite servislerine yönelik gösteri otomobili: Bosch’un gösteri otomobili, kısa bir süre içerisinde sürüşü daha az stresli ve daha rahat hale getirecek olan topluluk tabanlı park etme, önleyici araç durum teşhisi ve Perfectly Keyless gibi akıllı mobilite servislerini barındırıyor. Otomobilin merkezinde yer alan teknoloji tamamen Bosch Automotive Cloud Suite’den oluşuyor. Bulutta tüm mobilite servislerinin sorunsuz bir şekilde birlikte çalışmasını koordine ediyor.

Perfectly Keyless: Bosch’un Perfectly Keyless sistemi, akıllı telefonları otomobil anahtarına dönüştürüyor Bu yeni araç erişimi sistemi ile sürücüler, anahtarları arama zahmetine katlanmadan araçlarını açabiliyor, çalıştırabiliyor ve kilitleyebiliyor. Perfectly Keyless sistemi, kullanıcının akıllı telefonundaki benzersiz dijital güvenlik anahtarını otomatik olarak tespit ediyor. Kullanıcının iki metreden daha az bir uzaklıkta olduğunu algıladığında ise kapının kilidini açıyor. Ayrıca araç, erişim sistemi akıllı telefonu araç içerisinde algılayana kadar çalışmıyor. Otomobil sahipleri, diğer uygulama kullanıcılarının araca erişimi için uygulamayı kullanabiliyor.

Kestirimci araç durum teşhisi: Bir seyahat sırasında otomobilin bozulması kadar sinir bozucu bir durum yoktur. Normal sürüş sırasında kestirimci teşhis, ana bileşenlerin durumunu analiz etmek üzere buluttaki verileri ve bilgileri kullanıyor. Bileşenlerin aşınmış olduğuna dair veriler bulunması halinde sürücü, bir arızadan önce bilgilendiriliyor ve bir sonraki tamirhane ziyaretiyle ilgili bir tavsiye alıyor. Kestirimci teşhis, otomobilin beklenmedik bir şekilde bozulduğu durumları önlüyor.

mySPIN akıllı telefon entegrasyonu: Bir otomobil sürerken veya bir motosiklet kullanırken akıllı telefonunuzun navigasyonunu, yayın servislerini veya takvimini kullanıyor musunuz? Bosch’un akıllı telefonlara yönelik entegrasyon çözümü mySPIN, tüm bunları eller serbest bir şekilde mümkün kılıyor. Akıllı telefonu ve uygulamayı aracın bilgi-eğlence sistemine entegre ediyor. Kısa bir süre içerisinde gerçek zamanlı olarak buluttan verileri entegre etmek ve görüntülemek mümkün hale gelecek. Bu veriler, ani trafik sıkışıklığı gibi durumlar konusunda sürücüleri uyarabilir.

Sürüş uygulaması: Yeni Bosch akıllı telefon sürüş uygulaması, aracında sofistike bilgi-eğlence sistemi bulunmayan sürücüler için daha fazla rahatlık ve eğlence sunuyor. Uygulama, telefon çağrıları, metin mesajları, navigasyon ve diğer yardım inovasyonları dahil olmak üzere bir bilgi-eğlence sisteminin tüm özelliklerini bir araya getiriyor. Entegre ses kontrolü sayesinde sürücüler, uygulamayı emniyetli ve rahat bir şekilde kullanabiliyor.

Retrofit eCall: 2018’den itibaren eCall otomatik acil durum arama sistemi tüm motorlu araçlarda zorunlu hale gelecek. Bosch, standart bir özellik olarak eCall’a sahip olmayan araçlar için retrofit eCall çözümünü geliştirdi. Aracın çakmağından enerji sağlayan bu sensörlü cihaz, bir aracın bir kazaya karışıp karışmadığını tespit etmek için hızlanma sensörlerini ve akıllı algoritmaları kullanıyor. Acil bir durumda, özel bir akıllı telefon uygulaması verileri bir servis merkezine iletiyor. Bu, acil durum servislerinin çok daha hızlı bir şekilde yanıt vermesini sağlıyor ve böylece yaşamları kurtarma şansını arttırıyor. Çin, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri’nde kullanılan bu dijital koruyucu melek, kendilerini tehlikeli durumlarda bulan birçok sürücüye ve yolcuya yardımcı oldu.

Yeni ekranlar ve görüntüleme sistemleri sayesinde önemli bilgiler her an gözünüzün önünde

Ağa bağlı gösteri otomobili: Bosch, yeni kullanıcı arayüzlerinin sürüş sırasında nasıl daha fazla güvenlik, daha az stres ve daha az dikkat dağıtıcı şey sağladığını göstermek üzere gösteri otomobilini kullanıyor. İnsanlar ve araçlar arasındaki bu arayüz, sürücülere ihtiyaç duydukları anda önemli bilgiler sağlıyor ve her durumda bir uyarı arkadaşı oluyor. Buna ek olarak gösteri otomobili her zaman online ve çevresiyle ve otomobil sahibinin akıllı eviyle bağlı. Bu bağlanabilirlik, sadece ekrana basarak veya kaydırarak sürücülerin en yakındaki e-bisikleti rezerve etmesini veya yağmur başladığında evinin pencerelerini kapatmasını sağlıyor.

Yansıma önleyici gösterge paneli: Bosch, full-HD çözünürlüğe sahip dünyanın ilk optik koruyuculu gösterge panelini sunuyor. Ekran, doğrudan güneş ışığında ve karanlıkta bile her açıdan daha iyi çözünürlük sağlayarak ışığı dört kat daha az yansıtıyor. Bunun sırrı, ekrana camı yapıştırmak için ince bir sıvı katmanı kullanan yeni üretim süreçleridir. Yüksek kontrastlı ekran sayesinde tüm bilgiler son derece net bir şekilde görüntülenmektedir. Bu gösterge paneli, sağlamlığı ve toza ve kire karşı arttırılmış dayanıklılığı sayesinde motosikletçiler arasında popülerdir.

Yeni teknolojilere sahip ana üniteler: Sürücüler, araç içerisindeki tüm bilgileri ve eğlenceyi yönetmek için bir ana ünite kullanabilir. Bosch, IAA 2017’de yeni işlemcileri sayesinde beş kat daha güçlü olan ve yedi kat daha iyi grafik performansı gösteren ana üniteleri sergiliyor.

Kokpitte verimlilik: Bugünün araçlarının kokpitleri çeşitli ekranlar, göstergeler, anahtarlar ve butonlardan oluşuyor. Her bir ekran tipik olarak kendi kontrol birimiyle kullanılıyor. Küçük bir araçta alan önemli olduğunda veya yeni araç ve işletim konseptleri tüm bilgilerin tek bir büyük, merkezi ekranda görüntülenmesini gerektirdiğinde, maksimum işlevselliğe ve mümkün olan en az sayıda bileşene sahip olmak önemlidir. Bu nedenle Bosch, perde arkasındaki tüm bilgileri kontrol eden sadece bir aritmetik mantık birimi (ALU) ile bir gösterge panelinin işlevlerini bir bilgi-eğlence sisteminin işlevleriyle birleştirdi. Farklı görüntüleme sistemlerinin bu yakınsaması ile küçücük alanlarda bile daha fazla işlev sağlamak daha kolay bir hale geldi. Karmaşıklık azaldı ve kokpitteki farklı ekranlarda bilgileri görüntüleme konusunda daha fazla özgürlük sağlandı.

Daha iyi hava kalitesi için elektromobilite ve içten yanmalı motorlar

Hafif elektrikli araçlara yönelik 48 voltluk tahrik sistemi: Bosch, özellikle kentsel mobilite için motor, kontrol birimi, akü, şarj cihazı, ekran ve uygulama içeren entegre 48 voltluk bir sistem geliştirdi. Bosch böylece kentsel mobiliteyi verimli bir hale getirdi. Buna ek olarak, duran aracın çabuk bir şekilde hızlanması etkileyici bir özellik olarak göze çarpıyor. İster iki, ister üç, ister dört tekerlekli olsun, bu sistem tüm hafif elektrik araç sınıflarında kullanılabiliyor. Kullanılmaya hazır otomotiv parçalarından oluştuğundan üreticiler, üretim testinden geçen parçalar ve minimal geliştirme masrafından fayda sağlıyor. Bu, hem köklü OEM’ler hem de pazardaki yeni oyunculara araçları 12 ila 18 ay içerisinde pazara sunma imkanı tanıyor.

48 volt batarya: Bir hız geri kazanma makinesi ve bir DC-DC dönüştürücü ile birlikte 48 volt batarya, 48 voltluk sistemin ana bileşenini oluşturuyor. Bu batarya geri kazanılan fren enerjisini depoluyor ve ardından bu enerjiyi elektrikli motora ileterek aracın elektrik sistemine enerji sağlıyor. Bataryanın sadece 90 milimetrelik düşük montaj yüksekliği daha fazla yerleştirme seçeneği bulunduğu anlamına geliyor. Örneğin, koltuğun veya stepnenin altına yerleştirilebilir. Pasif soğutma kompakt bir tasarım sağlıyor, maliyetleri optimize etmeye yardımcı oluyor ve ayrıca ek olarak bataryayı neredeyse sessiz hale getiriyor. Bosch, en yüksek pazar büyümesinin Avrupa ve Çin’de olmasını bekliyor.

Port yakıt direkt enjeksiyonu: Her iki dünyanın en iyisi. Port yakıt direkt enjeksiyonu ile Bosch, direkt benzinli enjeksiyonun faydalarını port benzinli enjeksiyonun faydalarıyla bir araya getiriyor. Port benzinli enjeksiyonun ana güçlü yanı kısmi yükle çalışma sırasında düşük sürtünme kaybıyken, direkt benzinli enjeksiyon ise neredeyse tam yükte daha yüksek bir darbe limiti sergiliyor. Port yakıt direkt enjeksiyonu, her birinin güçlü yanlarından faydalanmak üzere bu iki sistemi birleştiriyor. Uygulamada sonuç olarak hem kısmi yükle hem de tam yükle çalışma sırasında daha iyi yakıt verimliliği ve daha düşük partikül seviyeleri elde ediliyor.

Dizel motorlar için enjektör iğnesi kapanış kontrolü: Yeni enjektör iğnesi kapanış kontrolü (NCC) teknolojisi, saniyenin milyonda biri doğrulukta gerçek sürüş koşullarında yakıt enjeksiyonunun süresini hassas bir şekilde ölçebiliyor ve kontrol edebiliyor. Bunun için bir sensör, selenoid valflı enjektörün içerisine entegre ediliyor ve son teknoloji, akıllı kontrol yazılımı uygulamasıyla eşleştiriliyor. Bu, enjektörün kullanım ömrü boyunca çok daha hassas bir enjeksiyon sağlayan bir geribildirim kontrol döngüsü sunuyor. Böylece karmaşık enjektör konfigürasyonlarını mümkün oluyor ve neticesinde gerçek sürüş koşullarında araç gürültüsünü, yakıt tüketimini ve emisyonları daha da azaltmaya yardımcı oluyor. NCC ayrıca gelecekte enjeksiyon sisteminin online durum teşhisi için yeni olasılıklar sunuyor.

Araç kontrol ünitesi (VCU): Modern araçlarda yaklaşık 100 adet bağımsız kontrol ünitesi bulunuyor. Bir araç kontrol ünitesi veya kısa adıyla VCU, bu ünitelerin sayısını önemli ölçüde azaltıyor. Böylece kurulum için önemli bir yer açılıyor, aracın ağırlığı azalıyor ve kontrol birimleri arasındaki iletişim sadeleştiriliyor. Bir elektrikli araç içerisinde güç aktarım mekanizması için bir merkezi bilgisayar olarak görev yapan VCU, inverter ve şanzıman gibi güç aktarım mekanizması bileşenlerini ve ayrıca bataryayı ve motoru yöneten sistemleri koordine ediyor. VCU, ana bilgisayar olarak kullanılması halinde belirli işlevleri de yerine getirebiliyor. Bu işlevler arasında operasyonel ve vites değiştirme stratejileri, tork koordinasyonu, yüksek gerilim ve 48 volt koordinasyonu, şarj etme kontrolü, teşhis, takip, termal yönetim ve çok daha fazlası sayılabilir.

Dijital Üretim

Rockwell Automation ve PTC’den FactoryTalk InnovationSuite için Yeni İyileştirme

Yayın Tarihi:

-

Yazar:

Rockwell Automation ve PTC müşterilerinin Connected Enterprise’ı hayata geçirebilmesi için en kritik OT veri kaynaklarında OT/IT entegrasyonunu sadeleştiren entegrasyon yetkinlikleri kazandırmak için güçlerini birleştiriyor.

Rockwell Automation, Inc. (NYSE: ROK) ve PTC (NASDAQ: PTC) sektörün öncü uygulamalarından PTC destekli FactoryTalk InnovationSuite için yeni iyileştirmelerini duyurdu. İyileştirmelerin amacı çok hızlı büyüyen ve çok hızlı değişen endüstriyel dönüşüm pazarının ihtiyaçlarını karşılamak.

Lansmanı 2018’de gerçekleşen PTC destekli FactoryTalk InnovationSuite ürünü hali hazırda müşteriler genelinde hızla yaygın kullanıma geçmiş, operasyonel verimi artırmak, kaliteyi yükseltmek ve plansız arıza sürelerini azaltmak alanlarında kaydadeğer iyileştirmeler sağlamıştı.

OT/IT entegrasyonunu artıran son iyileştirmeler, müşterilerin üretim katı aygıtları, kontrol platformları, zaman serili veri temelli Historian’lar ve Üretim Yönetim Sistemleri (MES) gibi kritik kaynaklardan gelen gerçek zamanlı operasyonel verileri uygun bir bağlama yerleştirebilmelerini sağlıyor. Bağlam içinde kullanılabilir hale getirilmiş verileri ve temeldeki veri modellerini otomatik şekilde PTC ThingWorx® platformu gibi Endüstriyel IoT/Analitik platformlarına entegre eden müşteriler OT/IT bütünleşikliğini yalınlaştırabiliyor, otomatize edebiliyor ve hızlandırabiliyor.

Bu yaklaşım ayrıca OT veri modellerini koruyor, zenginleştiriyor ve IT sistemlerine yayıyor. Bu veri modelleri ve temelinde yatan bilgiler daha zengin analitik içgörüler oluşturmak ve kurum genelinde kestirimci sonuçlar geliştirmek için kullanılabiliyor.

Rockwell Automation Ürün Yönetiminden Sorumlu Direktör Arvind Rao, konuya ilişkin açıklamasında, “Bu entegrasyon yetkinlikleri veri temizleme, toplama ve bağlamlama işlerini yüzde 80’e varan oranda azaltıyor. Bu da dijital dönüşüm uygulamalarının kullanılmasını hızlandırıyor. Bu yeni yetkinlikler müşterilerin daha hızlı değer yaratmasını ve ROI değerini artırmasını sağlayacak” diye konuştu. Rao, sözlerini şöyle sürdürdü: “PTC ile ortak inovasyon yolculuğumuzda bir kilometre taşını daha koymuş olmaktan; Endüstriyel IoT, analitik, MES ve artırılmış gerçeklik teknolojilerini kapsayan modüler ve entegre yetkinlikler konusunda lider olarak tanınmaktan

, büyük memnuniyet duyuyoruz.”

PTC Connected Operations (Bağlı Operasyonlar) Birimi Başkan Yardımcı ve Genel Müdürü Howard Heppelmann, “PTC destekli FactoryTalk InnovationSuite’in daha derin entegrasyon yetkinliklerinden çok memnunuz. Ancak daha da önemlisi müşterilerimizin iki haneli etki yaratabilmesini sağlayan yüksek değerli dijital uygulamaları için teknolojileri sağlamaktan büyük mutluluk duyuyoruz” diye konuştu. Heppelmann, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Müşterilerimizin Connected Enterprise yolculuğunu hızlandırmak ve sadeleştirmek için Rockwell Automation’la stratejik ilişkimizi sürdürmekten büyük heyecan duyuyoruz.”

Devamını Oku

Dijital Üretim

IPAF’s eLearning offers remote MEWP training solutions

Yayın Tarihi:

-

Yazar:

Candidates seeking to renew or obtain PAL Cards to operate Mobile Elevating Work Platforms (MEWPs) and those wishing to undertake specialist management training are advised to opt for online distance learning by the International Powered Access Federation (IPAF), which has also introduced measures to temporarily extend expiring PAL Cards by 90 days for those who complete an eLearning module.

IPAF has also doubled the maximum amount of time between a candidate successfully completing their operator theory module via eLearning and the mandatory practical assessment to 90 days

, to allow training centres to manage demand against recommended safe practices during the coronavirus pandemic.

New applicants will not receive a PAL Card until successful completion of the practical test, but any current Powered Access Licence (PAL Card) holder whose card is due to expire may have the expiry date extended under special measures.

On successful completion of the online operator theory eLearning module, and until such time as a practical assessment can be safely undertaken, a PAL Card’s validity may be extended by up to 90 days from the date on which completion of the online module is certified.

IPAF will request that all employers and contractors requiring a valid PAL Card to allow holders to operate MEWPs or access work sites recognise these temporary extensions of an expiring PAL Card, subject to their discretion.

Giles Councell, IPAF’s Director of Operations, comments: “We urge those wishing to undertake IPAF training, whether they are new applicants or renewing an existing qualification, to first locate and contact their nearest IPAF-approved Training Centre to find out what eLearning options are available to them, and to schedule where required a practical assessment if possible, to allow our training providers to manage demand.

“A theory module for MEWP operator training can be conducted online anywhere, any time, on most devices and, provided that a practical assessment is completed within the 90-day period, the candidate will be issued their IPAF PAL Card in the usual way. It’s also worth pointing out that the operator theory eLearning module is available in multiple languages to suit the candidate’s requirements, wherever they are in the world.”

“With regards to IPAF’s MEWPs for Managers, this is currently available in English, and in a special ANSI-compliant variant suitable for the US market, with German set to be made available via our eLearning suite very soon.

“It is possible to complete MEWPs for Managers entirely in eLearning, though it is still assigned to training candidates in the usual way by an approved IPAF training provider. Please contact your nearest IPAF Training Centre in the first instance to find out more and to schedule your training requirements; we hope that the added flexibility offered will assist candidates in completing their training safely and conveniently in the face of ongoing constraints to restrict the spread of the Covid-19 disease.

“The full impact of COVID-19 on IPAF training availability is changing daily. We accept the possibility that workers may struggle to find available training to qualify them to operate a MEWP or to renew an existing PAL Card, and therefore we are asking the industry to support these temporary measures. We will review these periodically in line with the best available national and international guidance.”

● To find more information about all of IPAF’s training options and about the temporary changes to the way PAL Cards can be renewed/extended, see www.ipaf.org/training; use the online directory or searchable map function on the same area of the IPAF website to find your nearest IPAF-approved Training Centre.

Devamını Oku

Dijital Üretim

Sınır Bilişimde Sağlam ve Optimize Bağlantı ile Otomasyon Sunan Platform

Yayın Tarihi:

-

Yazar:

Endüstriyel otomasyon ve networking alanında kürsel iletişim, izleme ve kontrol uzmanı olan Red Lion Controls, bugün itibariyle FlexEdge™ Akıllı Edge Otomasyon Platformunu duyurdu. Devrim niteliğindeki bu sistem sınır bilişime yeni bir çok yönlülük kazandırırken, sistemin kullanım kolaylığı tek tık basitliği ile ulaşılabilen dijital dönüşüm olanaklarıyla üretkenlik ve verimlilik sağlar. FlexEdge’in son derece modüler tasarımı ve sezgisel yazılımı, sağlam ve güvenilir işlemlerden ödün vermeden sayısız uygulamaya hızlı, kolay özelleştirme ve dağıtım sağlar. Platform, petrol ve gaz, atık su, denizcilik, tehlikeli lokasyonlar ve fabrika otomasyon uygulamaları için idealdir.

Sistemleri zahmetsizce bağlamak ve verileri en üst düzeyde işlemek gibi çeşitli ihtiyaçları olan endüstriyel müşteriler için tasarlanan FlexEdge’in modüler mimarisi, çok çeşitli kablosuz ve kablolu iletişim seçeneklerine sahiptir. Bu seçenek genişliği, protokol veya üreticiden bağımsız olarak herhangi bir endüstriyel iletişim gereksinimine bağlanan ve kolayca yapılandırılan bir iletişim ağ geçidi olmasını sağlar. Müşterilerin pek çok ürünü öğrenmelerini gerektiren sabit işlevli cihazların veya gereksiz yer kaplayan sabit kasalı sistemlerin aksine FlexEdge, uygulama ihtiyaçları değiştikçe hızla uyum sağlayan bir biçim katsayısı ve platform sunar. Gelişmiş ağ işlevselliği veya protokol dönüşümü dahil gelişmiş otomasyon özellikleri içermektedir. Bunların arasında sanal HMI’ler; Bootstrap, JavaScript ve CSS ile gelişmiş bir web sunucusu; veri, güvenlik ve olay günlüğü; ve bulut bağlantısı yer almaktadır.

FlexEdge ile müşteriler, yeni ve mevcut cihazları sorunsuz bir şekilde bağlayarak genel arıza süresini azaltır ve sınır hesaplamalarda daha önce hiç görülmemiş seviyelerde pürüzsüz, geleceğe yönelik ölçeklenebilirlik sağlar. Bu esneklik, herhangi bir sınır gereksinimi için tek bir platformun seçilmesine izin verir, böylece müşteriler, uygulamaları için doğru ürün kombinasyonunu seçme endişesi duymadan iş verimliliklerine odaklanabilir.

Otomasyon mühendisleri için Red Lion’un FlexEdge uygulaması, uygulama karmaşıklığını azaltmak için konuşlandırılan cihazların sayısını azaltırken çoğu sorunu çözebilecek tek bir platform sunar. Ağ mühendisleri için, güçlü ağ işlevselliği yoluyla 1/2 farklı ağı güvenli bir şekilde bağlamak için kablolu veya hücresel bir çözüm olarak dağıtılabilen sağlam, endüstriyel sınıf bir ağ geçididir. Çoklu yalıtılmış seri bağlantı noktaları, Ethernet, isteğe bağlı Wi-Fi ve hücresel iletişim kızakları, isteğe bağlı alana kurulabilir I / O ve sertifikalı, sağlam bir muhafaza ile FlexEdge zorlu gereksinimler karşı hemen hemen her endüstriyel ortamda optimum çalışma sağlar.

“Bugünün pazarında inovasyonun baş döndürücü bir hızla ilerlediğini görüyoruz. Ve bu muazzam bir olay. Fakat aynı zamanda müşterilerin gelecek için düşük maliyetli planlama yapmasını da zorlaştırıyor. Çoğu zaman maliyetli sermaye yatırımları yapmaktan

, mevcut ekipmanı hurdaya çıkarmaktan veya ikisini birden yapmaktan başka çareleri yoktur. FlexEdge mimarisi ise tüm bu zorluklara cevap veriyor. İhtiyaçlar değiştikçe kendini hızla adapte eder. Bir şirket dijital dönüşüm yolculuğunda nerede olursa olsun, FlexEdge bulundukları yerden başlar ve geleceğe yönelik optimizasyon planlarına yardımcı olur, ” diyor veri toplama ve IIoT ürün yöneticisi Colin Geis.

FlexEdge kelimesi pazara girmeye başladığında, ürünün benzersiz yetenekleri ARC danışma grubu Başkan Yardımcısı Craig Resnick’in de dikkatini çekti. “Şirketler dijital dönüşüm ve IT / OT kümelenme yolculuklarına devam ettikçe, hem yeni hem de eski ekipmanlarla daha sorunsuz bir şekilde bağlantı kurmalarını sağlayacak akıllı bir otomasyon çözümü arıyorlar. Red Lion, karar verme sürecini daha iyi optimize etmek ve dijital dönüşüm yatırımlarını daha da en üst düzeye çıkarmak için kullanıcıların hem IT hem de OT’den gerekli verileri toplamasını sağlayan yeni bir platform geliştirdi. Bu ölçeklenebilir çözüm, çeşitli ağlara, demirbaşlara, çok yıllık ekipmanlara ve protokollere hazır tak-çalıştır bağlantısı sağlamak için tasarlanmıştır ” diyor Resnick.

“Red Lion’un FlexEdge platformu, bu zorlu kriteri karşılayarak üreticilerin ve işlemcilerin yalnızca mevcut ve gelecekteki sınır platform gereksinimlerini karşılamakla kalmayıp, aynı zamanda yeni ve değişen işgücü tarafından uygulanabilecek ve şirketlerin daha hızlı, daha bilgili ve akıllı kararlar verip daha yüksek operasyonel verimliliğe ulaşmalarına yardımcı olabilecek bir çözüm sunuyor. bilinçli ve akıllı kararlar vermek ve daha yüksek operasyonel etkinlik seviyelerine ulaşmak. FlexEdge platformunun sağladığı yerel bilgi işlem gücüne ve IT / OT bağlantısına sahip olmak, programlanmamış kesinti sürelerinin azalmasına neden olur; verimliliği, karlılığı ve KPI’ları artırır; ve kararların gerçeğin tek bir versiyonuna dayanarak verilebilmesi için gerekli olan akıllı bilgileri sunar” diye devam etti.

Resnick son olarak şunları söyledi: “Ayrıca, tedarik zincirinin uçtan uca görünürlüğü sayesinde kullanıcılar, artan esneklik ve operasyonel çeviklik, verimlilik, tesis verimliliği, cihaz çalışma süresi ve kalite ile rekabet avantajı elde edebilirler. Ayrıca operasyonel riskleri ve güvenlik endişelerini, genel maliyetleri ve değişim sürelerini azaltarak ve tahmini önleyici bakım programlarını uygulayarak kârlılığa katkıda bulunabilirler. ”

Daha fazlasını öğrenmek ve Red Lion’un yeni Flexedge™ Akıllı Sınır Otomasyon Platformunun sizin zorluklarınızı nasıl çözeceğini keşfetmek için www.FlexEdge.net.

Devamını Oku

Trendler

Copyright © 2011-2018 Moneta Tanıtım Organizasyon Reklamcılık Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. - Canan Business Küçükbakkalköy Mah. Kocasinan Cad. Selvili Sokak No:4 Kat:12 Daire:78 Ataşehir İstanbul - T:0850 885 05 01 - info@monetatanitim.com