Mühendislik ve İmalat
Bosch inovasyonlarını IAA 2017’de sergiliyor
Geleceğin mobilitesini kazasız, stressiz ve emisyonsuz kılacak çözümler
Bosch, mobilitede kazasız, stressiz ve emisyonsuz bir trafik için yenilikçi teknolojik çözümler sunuyor.
Bosch standında göze çarpanlar
Otonom vale park hizmeti: Sürücüsüz park etme hem zamandan tasarruf ettiriyor hem de stresi azaltıyor. Stuttgart’taki Mercedes-Benz Müzesi otoparkında Bosch, otonom vale park hizmetini gerçeğe dönüştürmek üzere Daimler ile güçlerini birleştirdi. Sürücüler, bir akıllı telefon işlevini kullanarak artık otomobillerini manevraları takip etme zorunluluğu bulunmadan belirlenen noktalara otonom olarak park edebiliyor. Sürücüsüz park etme, Bosch tarafından sağlanan araç içi teknoloji ve akıllı otopark altyapısı arasındaki karşılıklı etkileşimle mümkün kılınıyor. Otonom vale park hizmeti, otonom sürüşe geçişte önemli bir dönüm noktası.
Kablosuz yazılım güncellemeleri: Akıllı telefon kullanıcıları, yazılımları ve uygulamaları rahatlıkla çevrimiçi olarak günceller. Artık Bosch, kablosuz güncellemelerle aynısını otomobiller için de yapabiliyor. Araç yazılımları güncel tutulabiliyor ve yeni özellikler otomobile bir gece içerisinde eklenebiliyor ve izinsiz erişime karşı korunabiliyor. Bu özellik, sürücülerin otonom vale park hizmeti, topluluk tabanlı park etme ve şeritte kalma desteği gibi özellikleri denemesini ve ardından etkinleştirmesini sağlıyor.
Elektrikli aks (e-aks): E-aks, elektrikli ve hibrit araçlardaki elektrikli güç aktarma sistemlerine yönelik kompakt, ekonomik bir çözümdür. Bu inovasyonda elektrikli motor, güç elektronikleri ve şanzıman, aracın aksını yöneten tek bir kutu içerisinde entegre ediliyor. Bu, elektrikli güç aktarım mekanizmasının karmaşıklığını azaltıyor ve Bosch tarafından tasarlanmış olan sistem sayesinde elektrikli araçların geliştirilmesi için gerekli olan süreyi kısaltıyor. Çeşitli e-aks konfigürasyonları da mevcuttur. Güç çıkışı 50 ila 300 kilovat arasında ölçeklenebiliyor, yani e-aks küçük otomobillere, SUV’lara ve hatta hafif ticari araçlara bile yerleştirilebiliyor. Yüksek verimlilik seviyesi iki faktöre dayanıyor. Bunlardan birincisi elektrikli motorun ve güç elektroniklerinin sürekli olarak iyileştirilmesi ve ikincisi ise yüksek gerilim kabloları, bujiler ve soğutma birimleri gibi arayüzlerin ve bileşenlerin sayısındaki azalmadır. Kısacası Bosch e-aks, aynı batarya kapasitesi ile daha fazla mesafe anlamına geliyor. Bosch, dünya genelinde uygulanabilecek ve bu nedenle her yerde güvenli bir ürün sağlayacak esnek bir e-aks üretim yaklaşımı geliştirmiştir.
Bosch standında diğer göze çarpanlar
Kazasız sürüş için sistem ve bileşen uzmanlığı
Otonom sürüş: Otonom sürüş, yolları daha emniyetli hale getiriyor. Otonomun arttırılması, sadece Almanya’da üçte bir oranında olmak üzere kaza oranlarının daha da azaltılmasına yardımcı olabilir. Otonom sürüşün hayata geçirilmesi, tüm araç sistemlerinin detaylı bir şekilde anlaşılmasını gerekli kılıyor. Bosch bu uzmanlığa sahip ve radar sensörleri, görüntü sensörleri ve ultrasonik sensörler, fren kontrol sistemleri, elektrikli direksiyon birimleri, görüntüleme cihazları ve aracın içerisinde ve dışarısında bağlanabilirlik çözümleri dâhil olmak üzere önemli bileşenlerin büyük bir kısmını kendisi üretiyor. 2020 yılının başından itibaren, Bosch teknolojisini kullanan otomobiller için otobanlarda yüksek seviyede otonom sürüşe (SAE seviye 3) izin verilmesi olasılığı bulunuyor. Buna ek olarak Bosch, şehir içinde tam otonom sürüşü (SAE seviye 4) ve sürücüsüz mobiliteyi (SAE seviye 5) mümkün kılmak üzere Daimler ile çalışmalar yürütüyor. Bu iki şirketin hedefleri arasında robocabler (robot taksiler) için otonom sürüş sistemlerinin geliştirilmesi ve üretiminin başlaması bulunuyor.
Fren sistemi: Bosch, vakumsuz, elektromekanik fren takviyesinin ikinci neslini geliştirdi. İlk nesil birimde olduğu gibi iBooster2 de son teknoloji fren sisteminin tüm gereksinimlerini karşılıyor. Bu ikinci nesil fren takviyesi çok daha küçük olacak şekilde tasarlandı ve aynı zamanda fren basıncını çok daha hızlı oluşturuyor. iBooster, özellikle hibrit ve elektrikli araçlarda olmak üzere tüm güç aktarım mekanizmalarına uygundur. Elektromekanik fren takviyesi, ESP elektronik denge kontrol sistemi ile birlikte otonom sürüş için ihtiyaç duyulan yedek fren sistemi ihtiyacını sağlıyor. İki bileşenden bir tanesinin arıza yapması durumunda diğer bileşen, sürücünün müdahalesine gerek olmadan kendi kendini süren otomobili emniyetli bir şekilde yavaşlatıyor ve durduruyor.
Elektrikli direksiyon: Otonom sürüşün en önemli teknolojilerinden bir tanesi de arıza durumunda güvenli bir çalışma sağlayan elektrikli direksiyondur. Nadiren görülen arıza durumunda Bosch sistemi, konvansiyonel ve otonom araçlarda elektrikli direksiyon işlevinin yüzde 50’sini koruyabiliyor. Bu teknoloji sayesinde otomobil üreticileri arıza durumunda güvenli çalışma sağlama gereksinimlerini karşılayabiliyor. Bu gereksinimlerden bazıları Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği Dairesi (NHTSA) ve ABD Ulaştırma Bakanlığı tarafından Federal Otonom Araç Politikası aracılığıyla ABD’de şart koşulmaktadır.
Sürtünme katsayısı haritası: Yol kavrama veya sürtünme katsayısı, yol yüzeyinin kuru, ıslak veya buzlu olup olmadığına dayanır. Sürücülerin, kritik durumlardan kaçınmak için sürüş tarzlarını değiştirmesi gerekir. Bosch, kendi kendisini süren araçların yolculukları sırasında yol yüzeyinin nasıl olacağını belirlemesini sağlayan bulut tabanlı bir sürtünme katsayısı haritası geliştiriyor. Sürtünme katsayısı haritası, yol yüzeyi özellikleri hakkında bilgi toplamak için ESP elektronik denge kontrol sistemi sensörlerini kullanıyor. Meteoroloji istasyonlarından ve altyapıdaki yol sensörlerinden alınan verileri kullanan harita, güncel sürtünme katsayılarını hesaplıyor ve devamındaki katsayıları tahmin ediyor. Bu Bosch servisi, ağa bağlı araçlara gerçek zamanlı olarak bulut aracılığıyla sürtünme katsayısı haritaları sağlıyor ve böylece otonom sürüş işlevlerinin emniyetini ve sağlamlığını arttırıyor.
Bağlanabilirlik sayesinde daha akıllı ve otonom park etme
Park yeri bulma: Bosch topluluk tabanlı park etme, uygun alanların araştırılmasını kolaylaştırıyor. Park yardımı sistemlerinde yer alan ultrasonik sensörleri kullanarak otomobiller, yanlarından geçerken park etmiş olan otomobillerin arasındaki boşlukları tespit ediyor ve ölçüyor. Bu bilgiler, gerçek zamanlı olarak dijital park yeri haritasına aktarılıyor ve sürücüler tarafından en yakındaki boş park yerlerini bulmak üzere kullanılabiliyor. Bosch, Mercedes-Benz ve diğer otomobil üreticileriyle iş birliği içerisinde bu servisi, Almanya’da ve Avrupa’nın diğer noktalarında test ediyor. Bosch, topluluk tabanlı park etme servisine park ücretlerinin dijital olarak ödenmesini sağlayacak bir işlev eklemeyi de planlıyor.
Oyun uygulaması: Parkineers uygulaması, boş bir park yeri bulmayı kolaylaştırmak üzere tasarlandı. Bu oyun uygulamasının kullanıcıları, sadece bina sakinlerinin kullanabildiği park yerleri veya park etmeyle ilgili geçici yasaklar gibi park etme kısıtlamalarına ilişkin bilgileri kolaylıkla paylaşabiliyor. Uygulama kullanıcıları bir topluluğun üyeleri haline geliyor. Avatarlarını herkes tarafından görülebilir yapabiliyorlar, hangi bölgelerde boş park yerleri bulunduğunu bildirebiliyorlar ve bölgelerindeki park yeri durumunu dijitalleştirebiliyorlar. Parkineers, şu anda Almanya’da iOS ve Android kullanıcıları tarafından kullanılabiliyor.
Home Zone park pilotu: İster özel bir garajda ister yeraltındaki bir otoparkta stressiz park etme imkanı: Home Zone park pilotu, park yerine yaklaşmak (100 metreye kadar) başta olmak üzere bu tekrar edici manevrayı üstleniyor. Tüm sürücülerin tek yapması gereken, bir deneme işleminde manevrayı araca öğretmek ve ardından bunu kaydetmek. Bunun ardından otomobil, sürücülerin manevrayı takip etmesine gerek olmadan daha önceden belirlenen park yerine kendi kendisini bağımsız bir şekilde park ediyor. Oryantasyon için Home Zone park pilotu, alıştırma çalışması sırasında tespit edilen nesneleri tanıyan ve otomobili güvenli bir şekilde park yerine yönlendiren on iki adet ultrasonik sensör ve bir adet stereo video kamera kullanıyor.
Otomobil içerisindeki yolcular ve motosikletçiler için daha fazla koruma
Yolcu koruma: Araç emniyeti ve yolcuların korunması, pasif emniyet sistemlerine sahip çevre ve temas sensörlerinin akıllı bir şekilde bağlanmasıyla ve ayrıca fren ve direksiyon birimleriyle daha fazla arttırılabilir. Çevre sensörlerinin olası bir çarpışmayı algılaması halinde, pasif emniyet sistemleri (hava yastıkları ve emniyet kemeri gerdiricisi gibi) daha hızlı bir şekilde kullanıma sokulabilir. Buna ek olarak, bu sistemlerin sınırlayıcı etkisi de spesifik senaryolara tam olarak uygun hale getirilebilir. Bu, bir kaza durumunda olumsuz sonuçların azaltılmasına yardımcı olur.
Motosikletçi koruma: Motosikletçiler ve yayalar en korunmasız yol kullanıcılarıdır. Motosikletçileri içeren kazaların sayısının azaltılması adına, Bosch’un yeni otomatik acil frenleme sistemi içerisinde yer alan radar veya video sensör, bir anda otomobilin önüne çıksalar bile motosikletçileri tanıyabilir. Sistem, çarpışmanın yakın olduğunu algıladığında otomatik frenlemeyi tetikler. İdeal olarak bu işlem, bir kazanın sonuçlarını azaltır veya kazayı tamamen önler. 2018 yılından başlayarak, tüketici koruma örgütü Euro NCAP’nin derecelendirme kriterleri içerisinde motosikletçileri algılayan otomatik acil frenleme sistemi yer alacak.
Elektrikli bisikletler için kilitlenmeyi önleyen fren sistemi: Bosch, eBike’lar için ilk üretimi hazır olan kilitlenmeyi önleyen fren sisteminin lansmanını yapıyor ve böylece bisikletleri otomotiv teknolojisiyle donatıyor. eBike ABS’si, ön tekerleklerin kilitlenmesini önlüyor. Bu işlev tüm yüzeylerde çalışıyor, yani eBike sürücüsü durmak için hızını azaltırken kontrolünü sağlayıp eBile yönlendirmeye devam edebiliyor. Bir başka özellik ise sürücünün iyi yol tutuşuna sahip bir yüzeyde çok sert bir fren yapması halinde arka tekerleğin havaya kalkmasını önlüyor.
Stressiz ve rahat yolculuklar için yeni mobilite servisleri
Ağa bağlı mobilite servislerine yönelik gösteri otomobili: Bosch’un gösteri otomobili, kısa bir süre içerisinde sürüşü daha az stresli ve daha rahat hale getirecek olan topluluk tabanlı park etme, önleyici araç durum teşhisi ve Perfectly Keyless gibi akıllı mobilite servislerini barındırıyor. Otomobilin merkezinde yer alan teknoloji tamamen Bosch Automotive Cloud Suite’den oluşuyor. Bulutta tüm mobilite servislerinin sorunsuz bir şekilde birlikte çalışmasını koordine ediyor.
Perfectly Keyless: Bosch’un Perfectly Keyless sistemi, akıllı telefonları otomobil anahtarına dönüştürüyor Bu yeni araç erişimi sistemi ile sürücüler, anahtarları arama zahmetine katlanmadan araçlarını açabiliyor, çalıştırabiliyor ve kilitleyebiliyor. Perfectly Keyless sistemi, kullanıcının akıllı telefonundaki benzersiz dijital güvenlik anahtarını otomatik olarak tespit ediyor. Kullanıcının iki metreden daha az bir uzaklıkta olduğunu algıladığında ise kapının kilidini açıyor. Ayrıca araç, erişim sistemi akıllı telefonu araç içerisinde algılayana kadar çalışmıyor. Otomobil sahipleri, diğer uygulama kullanıcılarının araca erişimi için uygulamayı kullanabiliyor.
Kestirimci araç durum teşhisi: Bir seyahat sırasında otomobilin bozulması kadar sinir bozucu bir durum yoktur. Normal sürüş sırasında kestirimci teşhis, ana bileşenlerin durumunu analiz etmek üzere buluttaki verileri ve bilgileri kullanıyor. Bileşenlerin aşınmış olduğuna dair veriler bulunması halinde sürücü, bir arızadan önce bilgilendiriliyor ve bir sonraki tamirhane ziyaretiyle ilgili bir tavsiye alıyor. Kestirimci teşhis, otomobilin beklenmedik bir şekilde bozulduğu durumları önlüyor.
mySPIN akıllı telefon entegrasyonu: Bir otomobil sürerken veya bir motosiklet kullanırken akıllı telefonunuzun navigasyonunu, yayın servislerini veya takvimini kullanıyor musunuz? Bosch’un akıllı telefonlara yönelik entegrasyon çözümü mySPIN, tüm bunları eller serbest bir şekilde mümkün kılıyor. Akıllı telefonu ve uygulamayı aracın bilgi-eğlence sistemine entegre ediyor. Kısa bir süre içerisinde gerçek zamanlı olarak buluttan verileri entegre etmek ve görüntülemek mümkün hale gelecek. Bu veriler, ani trafik sıkışıklığı gibi durumlar konusunda sürücüleri uyarabilir.
Sürüş uygulaması: Yeni Bosch akıllı telefon sürüş uygulaması, aracında sofistike bilgi-eğlence sistemi bulunmayan sürücüler için daha fazla rahatlık ve eğlence sunuyor. Uygulama, telefon çağrıları, metin mesajları, navigasyon ve diğer yardım inovasyonları dahil olmak üzere bir bilgi-eğlence sisteminin tüm özelliklerini bir araya getiriyor. Entegre ses kontrolü sayesinde sürücüler, uygulamayı emniyetli ve rahat bir şekilde kullanabiliyor.
Retrofit eCall: 2018’den itibaren eCall otomatik acil durum arama sistemi tüm motorlu araçlarda zorunlu hale gelecek. Bosch, standart bir özellik olarak eCall’a sahip olmayan araçlar için retrofit eCall çözümünü geliştirdi. Aracın çakmağından enerji sağlayan bu sensörlü cihaz, bir aracın bir kazaya karışıp karışmadığını tespit etmek için hızlanma sensörlerini ve akıllı algoritmaları kullanıyor. Acil bir durumda, özel bir akıllı telefon uygulaması verileri bir servis merkezine iletiyor. Bu, acil durum servislerinin çok daha hızlı bir şekilde yanıt vermesini sağlıyor ve böylece yaşamları kurtarma şansını arttırıyor. Çin, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri’nde kullanılan bu dijital koruyucu melek, kendilerini tehlikeli durumlarda bulan birçok sürücüye ve yolcuya yardımcı oldu.
Yeni ekranlar ve görüntüleme sistemleri sayesinde önemli bilgiler her an gözünüzün önünde
Ağa bağlı gösteri otomobili: Bosch, yeni kullanıcı arayüzlerinin sürüş sırasında nasıl daha fazla güvenlik, daha az stres ve daha az dikkat dağıtıcı şey sağladığını göstermek üzere gösteri otomobilini kullanıyor. İnsanlar ve araçlar arasındaki bu arayüz, sürücülere ihtiyaç duydukları anda önemli bilgiler sağlıyor ve her durumda bir uyarı arkadaşı oluyor. Buna ek olarak gösteri otomobili her zaman online ve çevresiyle ve otomobil sahibinin akıllı eviyle bağlı. Bu bağlanabilirlik, sadece ekrana basarak veya kaydırarak sürücülerin en yakındaki e-bisikleti rezerve etmesini veya yağmur başladığında evinin pencerelerini kapatmasını sağlıyor.
Yansıma önleyici gösterge paneli: Bosch, full-HD çözünürlüğe sahip dünyanın ilk optik koruyuculu gösterge panelini sunuyor. Ekran, doğrudan güneş ışığında ve karanlıkta bile her açıdan daha iyi çözünürlük sağlayarak ışığı dört kat daha az yansıtıyor. Bunun sırrı, ekrana camı yapıştırmak için ince bir sıvı katmanı kullanan yeni üretim süreçleridir. Yüksek kontrastlı ekran sayesinde tüm bilgiler son derece net bir şekilde görüntülenmektedir. Bu gösterge paneli, sağlamlığı ve toza ve kire karşı arttırılmış dayanıklılığı sayesinde motosikletçiler arasında popülerdir.
Yeni teknolojilere sahip ana üniteler: Sürücüler, araç içerisindeki tüm bilgileri ve eğlenceyi yönetmek için bir ana ünite kullanabilir. Bosch, IAA 2017’de yeni işlemcileri sayesinde beş kat daha güçlü olan ve yedi kat daha iyi grafik performansı gösteren ana üniteleri sergiliyor.
Kokpitte verimlilik: Bugünün araçlarının kokpitleri çeşitli ekranlar, göstergeler, anahtarlar ve butonlardan oluşuyor. Her bir ekran tipik olarak kendi kontrol birimiyle kullanılıyor. Küçük bir araçta alan önemli olduğunda veya yeni araç ve işletim konseptleri tüm bilgilerin tek bir büyük, merkezi ekranda görüntülenmesini gerektirdiğinde, maksimum işlevselliğe ve mümkün olan en az sayıda bileşene sahip olmak önemlidir. Bu nedenle Bosch, perde arkasındaki tüm bilgileri kontrol eden sadece bir aritmetik mantık birimi (ALU) ile bir gösterge panelinin işlevlerini bir bilgi-eğlence sisteminin işlevleriyle birleştirdi. Farklı görüntüleme sistemlerinin bu yakınsaması ile küçücük alanlarda bile daha fazla işlev sağlamak daha kolay bir hale geldi. Karmaşıklık azaldı ve kokpitteki farklı ekranlarda bilgileri görüntüleme konusunda daha fazla özgürlük sağlandı.
Daha iyi hava kalitesi için elektromobilite ve içten yanmalı motorlar
Hafif elektrikli araçlara yönelik 48 voltluk tahrik sistemi: Bosch, özellikle kentsel mobilite için motor, kontrol birimi, akü, şarj cihazı, ekran ve uygulama içeren entegre 48 voltluk bir sistem geliştirdi. Bosch böylece kentsel mobiliteyi verimli bir hale getirdi. Buna ek olarak, duran aracın çabuk bir şekilde hızlanması etkileyici bir özellik olarak göze çarpıyor. İster iki, ister üç, ister dört tekerlekli olsun, bu sistem tüm hafif elektrik araç sınıflarında kullanılabiliyor. Kullanılmaya hazır otomotiv parçalarından oluştuğundan üreticiler, üretim testinden geçen parçalar ve minimal geliştirme masrafından fayda sağlıyor. Bu, hem köklü OEM’ler hem de pazardaki yeni oyunculara araçları 12 ila 18 ay içerisinde pazara sunma imkanı tanıyor.
48 volt batarya: Bir hız geri kazanma makinesi ve bir DC-DC dönüştürücü ile birlikte 48 volt batarya, 48 voltluk sistemin ana bileşenini oluşturuyor. Bu batarya geri kazanılan fren enerjisini depoluyor ve ardından bu enerjiyi elektrikli motora ileterek aracın elektrik sistemine enerji sağlıyor. Bataryanın sadece 90 milimetrelik düşük montaj yüksekliği daha fazla yerleştirme seçeneği bulunduğu anlamına geliyor. Örneğin, koltuğun veya stepnenin altına yerleştirilebilir. Pasif soğutma kompakt bir tasarım sağlıyor, maliyetleri optimize etmeye yardımcı oluyor ve ayrıca ek olarak bataryayı neredeyse sessiz hale getiriyor. Bosch, en yüksek pazar büyümesinin Avrupa ve Çin’de olmasını bekliyor.
Port yakıt direkt enjeksiyonu: Her iki dünyanın en iyisi. Port yakıt direkt enjeksiyonu ile Bosch, direkt benzinli enjeksiyonun faydalarını port benzinli enjeksiyonun faydalarıyla bir araya getiriyor. Port benzinli enjeksiyonun ana güçlü yanı kısmi yükle çalışma sırasında düşük sürtünme kaybıyken, direkt benzinli enjeksiyon ise neredeyse tam yükte daha yüksek bir darbe limiti sergiliyor. Port yakıt direkt enjeksiyonu, her birinin güçlü yanlarından faydalanmak üzere bu iki sistemi birleştiriyor. Uygulamada sonuç olarak hem kısmi yükle hem de tam yükle çalışma sırasında daha iyi yakıt verimliliği ve daha düşük partikül seviyeleri elde ediliyor.
Dizel motorlar için enjektör iğnesi kapanış kontrolü: Yeni enjektör iğnesi kapanış kontrolü (NCC) teknolojisi, saniyenin milyonda biri doğrulukta gerçek sürüş koşullarında yakıt enjeksiyonunun süresini hassas bir şekilde ölçebiliyor ve kontrol edebiliyor. Bunun için bir sensör, selenoid valflı enjektörün içerisine entegre ediliyor ve son teknoloji, akıllı kontrol yazılımı uygulamasıyla eşleştiriliyor. Bu, enjektörün kullanım ömrü boyunca çok daha hassas bir enjeksiyon sağlayan bir geribildirim kontrol döngüsü sunuyor. Böylece karmaşık enjektör konfigürasyonlarını mümkün oluyor ve neticesinde gerçek sürüş koşullarında araç gürültüsünü, yakıt tüketimini ve emisyonları daha da azaltmaya yardımcı oluyor. NCC ayrıca gelecekte enjeksiyon sisteminin online durum teşhisi için yeni olasılıklar sunuyor.
Araç kontrol ünitesi (VCU): Modern araçlarda yaklaşık 100 adet bağımsız kontrol ünitesi bulunuyor. Bir araç kontrol ünitesi veya kısa adıyla VCU, bu ünitelerin sayısını önemli ölçüde azaltıyor. Böylece kurulum için önemli bir yer açılıyor, aracın ağırlığı azalıyor ve kontrol birimleri arasındaki iletişim sadeleştiriliyor. Bir elektrikli araç içerisinde güç aktarım mekanizması için bir merkezi bilgisayar olarak görev yapan VCU, inverter ve şanzıman gibi güç aktarım mekanizması bileşenlerini ve ayrıca bataryayı ve motoru yöneten sistemleri koordine ediyor. VCU, ana bilgisayar olarak kullanılması halinde belirli işlevleri de yerine getirebiliyor. Bu işlevler arasında operasyonel ve vites değiştirme stratejileri, tork koordinasyonu, yüksek gerilim ve 48 volt koordinasyonu, şarj etme kontrolü, teşhis, takip, termal yönetim ve çok daha fazlası sayılabilir.
Mühendislik ve İmalat
Elektronik olarak kontrol edilen amortisör sistemleri
Bugüne dek yaklaşık 28 milyon adet üretilen Sachs CDC sistemi, binek otomobiller için en yaygın kullanılan elektronik şasi sistemlerinden biridir. ZF Aftermarket, CDC amortisör kullanılan araç bakımlarında mümkün olan en iyi desteği sunmak amacıyla bu alandaki atölyelere yönelik hizmetlerini genişletiyor. Genişletilmiş ürün yelpazesi, lüks sınıftan birçok yeni ilave ile birlikte orta ve kompakt otomobiller için de sunulan Sachs CDC ürünlerini içermektedir. Bu yüksek teknolojiye sahip amortisörler, şu anda düşük kaliteli alternatiflerinin bulunamaması sebebiyle atölyeler için cazip bir fırsat sunmaktadır.
ZF’nin CDC sistemi ile elektronik olarak kontrol edilen amortisör sistemlerinin geleneksel şasi sistemlerine göre büyük bir avantajı vardır: CDC amortisörlerini kullanan sürücüler, kişisel tercihlerine göre farklı sürüş ayarlarını dinamik olarak seçebilir ve kullanabilirler. Buna karşılık, geleneksel şasi sistemleri, araç yapılandırıldıktan sonra belirlenen ayar ile (standart veya spor) yola çıkar. Böyle bir durumda değişiklik ancak yeni parçaların montajı ile mümkündür. Öte yandan, Sachs CDC, bir saniye aralığında optimum sönümleme kuvvetini ayarlayan solenoid valfler tarafından elektronik olarak kontrol edilir. Bu, sürücüye manevra yaparken veya acil frenleme sırasında sürüş dengesini kaybetmeden olağanüstü sürüş konforunu sunar. Böyle bir durumda, CDC damper karakteristik eğrisini yıldırım hızında bir “sert” ayara getirir.
1997’de piyasaya sürüldüğünden beri, ZF yaklaşık 28 milyon CDC amortisörü çok çeşitli markalar için üretti. Daha önce sadece lüks sınıfta kullanılan CDC amortisörler, otomobil üreticileri tarafından müşterilerin isteği üzerine yavaş yavaş orta veya kompakt segmentlerde de kullanılmaya başlandı. Yeni Volkswagen Polo gibi küçük arabalar bile CDC ile donatılabilir.
ZF Aftermarket, otomotiv şirketlerine Sachs markası altında kapsamlı bir CDC damperleri yelpazesi sunmaktadır. CDC yedek parçaları aşağıdakilerle sınırlı olmamak kaydıyla mevcuttur:
- Audi A4 (2007 – 2015)
- Audi Q5 (2008 – 2016)
- Audi Q7 (2006 – 2015)
- Porsche Cayenne (2002 – 2010 ve 2010 – 2017)
- Volkswagen Touareg ( 2002 – 2010 ve 2010 – 2018)
2020 yılı boyunca ürün yelpazesi 30’a kadar ek parça numarası ile genişletilecektir.
Yirmi yıl önceki lansmanından bu yana CDC teknolojisi ile donatılmış çok sayıda araç piyasaya sürüldü. Bu durum, araçların daha fazlasının bağımsız atölye ve servislerde bakım göreceği anlamına geliyor. Sönümleyiciler, sönümleme performansının belirli bir dereceye kadar aşınmasını ve yıpranmasını telafi edebilen elektronik kontrol sistemi sayesinde çok dayanıklıdır. Bununla birlikte, bu parçanın belirli koşullar altında değiştirilmesi gerekir – örneğin, özellikle ağır yük taşıyan araçlarda, zorlu yol koşullarına sürekli maruz kalma veya yapılan yüksek kilometre gibi sebepler gibi.
CDC amortisörlerinin arıza kaynakları arasında solenoid valflerin, kabloların ve konektörlerin aşınması, kemirgen ısırıkları veya korozyondan kaynaklanan hasarlar bulunur.
Atölyeler için cazip satış potansiyeli
Elektronik amortisörlü araçlar aşağıdaki nedenlerden dolayı atölyeler için cazip satış potansiyeli sunmaktadır.
- Elektronik amortisör sisteminin arızası bir gösterge lambası ile sürücüye bildirilir. Sürücünün sıklıkla fark etmediği kademeli performans kaybı ile hidrolik amortisörlerin aksine, gösterge ışığı servisi ziyaret etmek için açık bir sinyaldir. Daha da önemlisi, bu uyarı, sürücüleri kritik güvenlik parçalarının gerekli onarımlarından haberdar ederek yol güvenliğini artırır.
- Elektronik amortisörler aynı parçalarla değiştirilmelidir. Hidrolik bileşenlere uyarlama, aracın tip onayını geçersiz kılacaktır. Damperlerin orijinal parçalarla değiştirilmesi aracın güvenliğini ve değerini koruyacaktır.
- Atölye, karmaşık bir elektronik süspansiyon sistemini onararak müşteriye yetkinliğini kanıtlayabilir ve bu hizmetiyle kendisini rakiplerinden ayırabilir.
Atölyeler, CDC amortisörlerinin değiştirilmesinin beklenmedik derecede büyük teknik zorluklar içereceğini düşünebilir. Bu tip amortisörler
, hidrolik olanlar ile aynı şekilde değiştirilir, ancak bazı versiyonlar ek elektronik eşleştirme gerektirir.
Bu zorlu zamanlarda, ZF Aftermarket bağımsız atölyeler için güvenilir bir ortak olarak güvenli ve istikrarlı bir şekilde parça tedariği sağlamaya devam ediyor: Sachs CDC amortisörleri ve geniş ZF Aftermarket ürün portföyünün diğer tüm parçaları her zamanki gibi mevcuttur.
Mühendislik ve İmalat
Elektrikli araçları otomatik olarak şarj etmek
Elektrik hareketlilik her geçen gün daha da popüler hale gelirken, bazı alanlarda fonksiyonel standart teknolojilerin geliştirilmesi için hala alan var. Bunun bir örneği ise arabaların şarj edilme şekli: artık kimse şarj istasyonlarıyla dolu sokaklar görmek istemiyor. Endüktif şarj göz önünde çok bulunmuyor ve bazı önemli dezavantajlar barındırıyor. İşte bu noktada Volterio mantıklı ve verimli bir alternatif sunuyor. Şarj edilen robot prototifi FAULHABER kullanarak hareket ediyor.
Şarj istasyonları şehir merkezlerinde görüntü kirliliğine sebep olurken, hantal kablo ve fişler de insanların garajlarında rahatsızlığa sebebiyet verebilir. Garaj tabanına veya yol yüzeyine gömülü bobinlerle temassız endüktif şarjda bu görsel veya mekanik sıkıntıların hiçbiri yoktur. Fakat bu ekstra maliyet anlamında geliyor, hem de birden fazla şekilde: bobinlerin göz önünden kaldırılması için zeminin açılıp yenilenmesi; maksimum çıkışın pek çok durumda üç kilowatt olması ve bu yüzden uzun şarj sürelerinin meydana gelmesi; ve bu tür bir şarj ile önemli oranda gücün fizli kablolara göre güç kaybına neden olması. Eğer araç bobinin tam üzerine park edilmezse kayıp daha da büyük oluyor.
Konektör bağlantıyı buluyor
Volterio’nun teknolojisi tüm bu sorunlara zarif bir çözüm sunuyor. İnaktif olduğunda, şarj cihazı göze çarpmayan, sadece 6 cm yüksekliğinde bir yapıya sahip. Araç daha sonra şarj edilmek üzere park ediliyor. Ardından,robot kolu teleskopik olarak uzanıyor. Bu kolun sonunda, diğerinin arabanın alt gövdesinde arayan bir konektör var. İki bileşen daha önce birbirleriyle şifreli kablosuz iletişim yoluyla bilgi alışverişinde bulunuyorlar. Konik-yuvarlak akım taşıyıcısı, geleneksel anlamda bir konektör olmadığından, araç en uygun konuma park edilmemiş olsa bile, tam temas sağlayabilmektedir. Kolun hedefini doğru bir şekilde bulduğundan emin olmak için ultrasonik bir sistem kullanılır. Bağlantı 15 saniyeden daha kısa sürede kurulmuş olur.
Konektör sadece 50×50 cm’lik bir mesafede olmalıdır ve araç açılı bir şekilde park edilebilir. Yeni bir garaj veya park yeri inşaatı için tüm üniteyi zemine gömmek de mümkündür. Ev bağlantılı bir şarj cihazının şarj kapasitesi 22 kilovattır, bu da en büyük araba akülerinin bile 4-5 saat içinde tamamen şarj edilebileceği anlamına gelir. Teknolojinin kendisi, şarj süresini bir saate düşüren 100 kilowatt DC işlemek için tasarlanmıştır.
Volterio’nun arkasındaki fikir, Christian Flechl’in 2014 yılında Graz Teknoloji Üniversitesi’nde (Avusturya) yazdığı yüksek lisans tezine dayanıyor. Bugün kendisi VOLTERIO GmbH Genel Müdürü ve ürününü seri üretime geçmek üzere. Prototipin geliştirilmesinde önemli bir husus, robot kolunu üç eksen boyunca hareket ettiren üç motor geliştirmekti: “Mümkün olduğunca düz bir cihaz inşa etmek istedik, bu yüzden en başından itibaren çok az yer vardı”, diyor genç yüksek lisans mezunu mühendis. “Aynı zamanda önemli miktarda ağırlık taşımamız gerekiyor. Bu nedenle, motorlar – uygun redüktör ile birlikte – yüksek tork, yüksek hız ve küçük boyut sunmalıdır. ”
Güçlü, hızlı ve güvenilir
İnternette yapmış olduğu bir arama onu hızlı bir şekilde FAULHABER’a yönlendirdi, çünkü pek çok şirket bu tür özellikleri karşılayamıyor. “Diğer uzmanlarla yapılan görüşmelerde FAULHABER’ın doğru yol olduğu konusunda güvence aldım ve birlikte çalışmaya başladığımızda bu daha da belirginleşti. FAULHABER tüm projeye kapsamlı teknik önerilerle, doğru motorları seçerek ve motorları kendileri sunarak sponsor oldu. ” Prototiplere planet dişli redüktörlü DC mikromotorlar ve uygun bir hareket kontrolörü takıldı. Buna ek olarak, FAULHABER test amacıyla diğer sürücüleri seçti ve tedarik etti.
CR serisinin yüksek motor performansı
, düşük aşınma, güçlü neodim mıknatıslar ve sarımdaki özellikle yüksek oranda bakır içeren çok kararlı bir grafit değişimine dayanmaktadır. Şarj istasyonu yaklaşık 20.000 döngü için tasarlanmıştır. Bu, sürücülerin hizmet ömrünün yalnızca% 1’inin kullanıldığı anlamına gelir. Sağlamlıkları da çok önemlidir, çünkü Volterio üniteleri uzun duruşlardan sonra ve zorlu hava koşullarında bile güvenilir bir şekilde çalışmalıdır.
Prototip, kapsamlı testlerde çok iyi performans gösterdi. Temel açıdan, teknoloji rakip konseptlerden çok daha üstün. Birçok premium otomobil üreticisi de aynı fikirde. Şarj cihazlarının seri üretime geçmesi için zaten hazırlanıyorlar. Volterio şu anda yeni zorluklar üzerinde çalışıyor: Christian Flechl, “Otomatik şarj işlemleri birçok farklı şekilde kullanılabilir” diye açıklıyor. “Bu, tüm lojistik alanı için olduğu kadar sürücüsüz araçlar için de geçerlidir. Elektrikli kamyonlar için çözümler de geliştirilme aşamasındadır. Uygun şarj robotları geliştiriyoruz ve FAULHABER’ın değerli desteğine güvenmeye devam ediyoruz. ”
Mühendislik ve İmalat
Döner ekipmanlara süratli parça temini
Yedek parça tasarım ve üretiminde meydana gelen son ilerlemeler, arıza durumundaki ya da ömrünü tamamlayan bileşenlerin yerine geçecek parçaların üretimi için gereken süreyi önemli ölçüde azaltıyor. Dijitalleşme ve yeni üretim teknikleri teslim sürelerinde bir hayli iyileşme sağladı.
Pompalar, kompresörler, ekspanderler ve türbinler gibi önemli kalemler uzun süre çalışmaları için tasarlanmışlardır. Ancak, bir noktada, güvenli çalışmanın sürdürülmesi için yeni parçalara ihtiyaç duyulur. Bazı durumlarda, OEM (orijinal ekipman üreticisi), ekipmanı destekleyebilir ancak diğer durumlarda parçaları üçüncü bir taraftan tedarik etmek gerekebilir.
Her iki dünyanın da en iyisi
Böyle bir ekipmanın dayanıklılığı, makinenin orijinal üretiminin üzerinden on yıllar geçmiş olması anlamına gelebilir; bu da yedek parçaya gereksinim duyulduğunda ek güçlükleri beraberinde getirir. Bazen OEM piyasadan çekilmiş olabilir bazense OEM parçasının üretimi beklenenden uzun sürebilir.
Neyse ki modern parçaların üretiminde kullanılan teknoloji geçen birkaç on yılda mesafe kaydetti. Bilgisayarlı nümerik kontrolün girişi, 3 boyutlu (3D) çizimlerin de gelişmesiyle birlikte, makina hassasiyetinde önemli gelişmeleri getirdi.
Katmanlı imalat ve hibrid imalat gibi daha yakın zamandaki yenilikler, döküm kalıpları kadar bileşenlerin kendilerinin de üretiminde büyük zaman tasarrufu sağladılar. Yeni bileşen arayışındaki bakım mühendisleri, parçaları rekor hızda teslim eden yeni çözümlerle aradıklarını kolaylıkla bulabiliyorlar.
Birçok durumda, bir bileşenin orijinal mühendislik çizimlerine ulaşmak mümkün olmamaktadır. Bu da parçanın tersine mühendisliğinin yapılması gerektiği anlamına gelir. Parçanın karmaşıklığına dayanarak, bu, yüzlerce hatta binlerce ölçümün yapılması ve yeni parçanın çiziminde kullanılmak gerektiği anlamına gelir.
Kalıbı kırarken
En son 3D lazer tarama ekipmanları sayesinde, pompa çarkı gibi karmaşık bir nesnenin yeni çizimi dakikalar içerisinde yapılabilmektedir. Bundan da iyisi, orijinal tasarımda iyileştirmeler yapılabilmekte, malzeme yükseltilebilmekte, modern kaplamalar uyarlanabilmekte ya da hesaplamalı akışkan dinamiği uygulanarak (CFD) performans ve dayanıklılığın iyileştirilmesiyle verimlilik artırılabilmektedir.
Büyük bileşenler, sıklıkla eriyik metalin kum kalıba dökülmesiyle elde edilir. Geleneksel üretimdeyse tahta bir kalıp kullanılarak yapılıyordu. Bugün, 3D destekli tasarım (CAD), 3D kum basıcısı bir yazıcıyı, menfezleri kalıptan gazların çıkışını optimize edecek şekilde konumlandırıp, temel malzemenin optimum kalitesini sağlayarak kullanılabilmektedir.
Alternatif bir kalıp yapım işlemi de, katı kum bloklarından yapılan hassas kalıbı üretmek için çok eksenli CNC robotu kullanılmasıdır. Bu işlem, geleneksel tahta kalıplarda gereken birkaç haftalık zamanın aksine, sadece birkaç saat sürmektedir. En son teknoloji kullanılarak, teslimat süreleri, özellikle de işlemin çeşitli aşamaları iyi bir şekilde birbirine bağlantılıysa, hatta daha da iyisi, aynı alandaysa, önemli ölçüde azaltılabilir.
Temel komponenti yapmış bir makine atölyesinin CNC tornalarını, frezeleme araçlarını ve taşlayıcıları kullanıp ölçülere son hâlini vermek ve yüzeyi tamamlamak için hassasiyetle finiş uygulaması yapması gerekir. Bunlar uygulamaya göre optimize edilebilir ve parçaların yeniden monte edilmesi gerektiğinde mükemmelliği sağlar.
Yenileme
Parçaların aşındığı veya korozyona uğradığı durumlarda, tamamen yeni bir bileşen üretmek gerekmeyebilir. Eklemeli üretimi ve hassas işlemeyi birleştiren hibrid mühendislik, mevcut parça orijinal ölçülerine geri döndüren onarımlarda kullanılabilir.
Lazerle metal biriktirme gibi işlemler, mükemmel bağlanan ancak en az ısıl işlemli parçaları, bileşendeki stresi azaltarak eklemek için kullanılabilir. Nihai ölçülere, kalite kontrolünden önce çok eksenli CNC makine araçlarıyla ulaşılabilir.
Her parça üreticisinin, tahribatsız muayene (NDT), malzeme analizini, kimyasal analizi ve ısıl işlemi içeren kapsamlı test imkânları bulunmalıdır. Bunlar, yeni bileşenin niteliklerinin kesin olarak belirlenmesinde ve gerekli standartları karşılamalarının güvenceye alınmasında önemlidirler.
Hassas yeni parçaların eldesi için teknolojiye ve teçhizata yatırım yapmak sadece ilk adımdır. Bu servisin ulaştırılması, her projenin karşılıklarını anlamayı ve özel parçaların üretim merkezleriyle doğrudan irtibata geçmeyi gerektirir. Sulzer, yüksek kalite yeni parçaları süratli bir şekilde sağlamasının yanında, bu türden bir ağ da geliştirmiştir.
-
Endüstriyel Ekipmanlar7 yıl önce
Büyük rulmanları değiştirmek için yetenek ve hassasiyet gerekir
-
Endüstriyel Ekipmanlar7 yıl önce
NSK, yenileme pazarı toptancıları için güçlü bir ortak olacak
-
Endüstriyel Ekipmanlar7 yıl önce
NSK minyatür lineer kılavuzlar, toplama ve yerleştirme makinelerine daha yüksek seviyede dinamik sunuyor
-
Etkinlikler7 yıl önce
Ekmek fırınındaki başarıya
-
Endüstriyel Ekipmanlar7 yıl önce
Sahte rulmanların olumsuz etkileri
-
Dijital Üretim7 yıl önce
Anybus® Wireless Bridge™ II endüstriyel kablosuz çözümler için yeni olanaklara kapı açıyor
-
Endüstri 4.07 yıl önce
Dahili malzeme akışında otomatik sürüş sistemleri
-
Dijital Üretim7 yıl önce
Endüstri 4.0 yolunda belirsizlikler