Endüstri 4.0
Dahili malzeme akışında otomatik sürüş sistemleri
Otonom araçlar için KOLLMORGEN’ın AKM yapı serisine ait 48 Volt bobinli DC servo motorları
Bundan daha uyumlu bir isim olamazdı. İsmini; 80’li yıllarda hızlı ve doğrudan hedefe varan yolları bulmasıyla listelerin hiti olan oyundan alan Packman 200 ile Opteq Robotics firması malzeme akışı için kendiliğinden hareket eden çözümler geliştirdi. Klasik Japon oyununda; yanlış dönüş sarı kahramanımızın obur ruhların kurbanı olacağından, oyunun anında bitmesi demektir, Hollandalı firma için de dolambaçlı yollar aynı şekilde kayıp anlamına geliyordu. Bu; hızlı malzeme akışında kaybedilen zaman demekti. Packman 200’de tahrik olarak KOLLMORGEN’ın AKM senkron servo motorları kullanılıyor, hem de 48 Volt gerilim için özel olarak ayarlanan bobinlerle.
Packman 200 yolunu kaybetmesin diye mobil robot sistemleri WiFi aracılığıyla bir filo yönetim sistemine bağlandı, bu sistem yine bir üst ERP sistemiyle haberleşerek buradan sürüş talimatlarını alıyor. Industrie 4.0 fikirlerinden yola çıkarak ağ öyle sık adımlarla çalışıyor ki, ANT(Autonomous Navigation Tool) daime doğru Packman’ı görevlendiriyor. Hangisinin doğru olduğu örneğin hedef göreve olan mesafenin uzaklığına, akünün güncel kapasitesine ve ilgili modelin verilen görevdeki kargo ağırlığını taşımaya elverişli olup olmadığına bağlıdır. „Otomatik sürüş sistemlerimiz modüler yapıdadır, bu yüzden farklı ağırlık sınıfları bulunmaktadır“, diyor
Henk Kiela, Probotics Şirket Müdürü. Güncel model 40 kilogram olan kendi ağırlığıyla, ağırlığı 150 kilograma kadar olan yükleri taşıyabilir ve bunu da altı saatten fazla çalışma kapasitesiyle yapar. Daha sonra mobil yardımcıların yeniden yükleme istasyonuna gitmeleri gerekmektedir. Üretim adasının esnek bir şekilde birbirine bağlanması Nimwegen’in güneyinde küçük bir kasaba olan Haps’ta bulunan Hollandalı firma; kullanım alanı olarak büyük lojistik merkezlerinden daha ziyade imalat firmalarını veya klinikleri görüyor.
Üretim adasının esnek bir şekilde birbirine bağlanması
Nimwegen’in güneyinde küçük bir kasaba olan Haps’ta bulunan Hollandalı firma; kullanım alanı olarak büyük lojistik merkezlerinden daha ziyade imalat firmalarını veya klinikleri görüyor. Packman 200 burada, önceden çalışanların kat etmek zorunda olduğu ve zamanlarından çalan nakliye yollarını otomatikleştiriyor. Örnek olarak Henk Kiela; sabit bir rota kılavuzu olmayan üretim adalarının farklı şekillerde kurulabilen bağlantılarından söz ediyor. „Bizim çözümümüzdeki farklılık; rotalar için manyetik yollara ihtiyacımızın olmaması. Biz daha çok,
programlamanın verdiği serbestlik sınırları içerisinde, farklı yolları kat etme gücüne sahibiz. Bu da değiştirilebilen üretimlere entegrasyonu oldukça basit ve maliyet açısından da cazip kılıyor“ sözleriyle vurguluyor, aynı zamanda Eindhoven’da Fontys Yüksek Okulu kampüsünde mekatronik ve robotik alanında profesör olarak çalışan firma sahibi.
Mobil birimler, klasik otomasyon piramidi üzerinden bağlanarak yola çıktığından ve böylece malzeme akışını arttırdığından, Industrie 4.0’ın güçlü birer temsilcisi. Otonom akıllı araçları (autonomous intelligent vehicle / AIV) çekici kılan bir diğer husus da; bunların az bileşenli sade bir yapıda olması. İçerisine genel olarak bakıldığında; mesafelerin tespit edilmesi için bir lazer sensörü, akü takımı, Motion Control ile birlikte yüksek performanslı bir kontrol sistemi ve ayrıca çark tahriki olarak KOLLMORGEN’ın AKM serisinden gövde büyüklüğü 3 olan iki adet düşük gerilimli DC Servo motor bulunuyor.
Rezervli 48 volt tahrikler
AKM-31 normalde 400 V bobiniyle 1,3 kW değerinde bir nominal güce sahiptir. 48 Volt’a uydurulmasıyla kompakt birimler doğrudan takılmış planet şanzımanlarla birlikte 300 Watt güç tedarik ediyor. Tam entegre otomasyon sistemlerinin tedarikçisi olarak SigmaControl; Sigmatek’in S-Dias serisine ait servo güçlendiricileri KOLLMORGEN’ın motorlarıyla birlikte kullanıyor. „Bu sayede ideal çifti bir araya getirdik, direksiyon hareketi farklı devir sayılarını tekerlere iletiyor ve ayrıca akış kumandası da Motion Control’ü tam olarak üstleniyor “sözleriyle
memnuniyetini belirtiyor Frank ten Velde, SIGMATEK Hollanda’nın tek yetkili distribütörü olan Sigma Control’ün müşteri yöneticisi. Aks modülü DC 061 neredeyse 300 W nominal güç tedarik ediyor ve 48 V DC’de 6A’ya kadar daimi akıma sahip bir senkron servo motorun kontrolü için tasarlandı. Modül kısa süreli olarak 15 A değerine kadar uç akım tedarik edebildiğinden dolayı, bu modülle mobil nakliye robotlarının hareketinde gerekli olan başlangıç torklarına çok iyi şekilde hakim olunmaktadır. „Böylece tahrik teknolojisinin sürekli olarak aşırı boyutlandırılmasının önüne geçiyoruz. Böylece yerden tasarruf ediyoruz ve aküler daha az elektrik enerjisi tedarik etmek zorunda olduğundan kapsama alanını artırıyoruz. Dynamic Drives ile birlikte firma, 20 yıldan uzun süreden beri Belçika ve Hollanda’da tescilli ortak olarak KOLLMORGEN ile beraber çalışıyor.
Packman’ın başka çeşitleri için daha fazla hareket alanı olması için tasarım da ayrıca oldukça cömert şekilde yapıldı. „Çeşitliliği azaltıyoruz. Bu şekilde müşterilerimiz hem satın alma esnasında hem de daha sonraki stoklamada azalan maliyetler sayesinde kar elde ediyor“ diyerek açıklıyor ten Velde. Sistem entegratörü için güç rezervleri bu durumda sadece avantaj sağlıyor. „Sunduğumuz regülatörlerin dört ya da altı amper için olması arasında fiyat olarak
neredeyse hiç fark yok. Ancak çözüm alanı belirgin biçimde genişliyor.“ Bu bakış açısı; 48 Volt AKM servo motorların SIGMATEK-Motion-Control-System ile kombine halde, yüksek dinamik bir konumlandırmayı gerektiren uygulamaları da gerçekleştirebilmeyi mümkün kılıyor. Bu tür uygulamalar düzenli olarak ambalaj teknolojisinde örneğin etiketlemede kendine yer buluyor.
Tahrik ve kontrol teknolojisi kolayca uyarlanabiliyor
Henk Kiela, Packman 200’ün manevi babası; tahrik teknolojisinin sadece işlev ve performansının yanı sıra KOLLMORGEN ve SIGMATEK’in tahrik ve kontrol çözümlerinin programlanmasının ve konfigürasyonunun kolaylığını da değerli buluyor. „Bu sayede Packman 200’ü örneğin kolayca farklı farklı zemin koşullarına uyarlayabilme imkanı yakaladık. Sert bir alt tabakada tahrik teknolojisini, havalı lastiklere mükemmel derecede uyum sağlayabilecek şekilde optimize edebilirim“
Hollandalı yenilikçi firma asıl uzmanlık olarak sistem geliştirme ve entegrasyonuna yoğunlaştığından, mekatronik profesörü ve geliştirme ekibi gerçekleştirme kısmını „Tam da, bir projenin başlangıcında hayal ettiğimiz şekilde çalışan teknolojiyi temin ediyor“ dedikleri iş ortağına bırakıyor. KOLLMORGEN ile Sigma Control’ün ortak çalışmasının ne derece başarılı olduğu, Packman 200’ün prototipinin sadece üç ay süren kısa gerçekleştirme sürecinde belli oldu. „Tahrikleri kendi başıma nasıl birleştirebileceğimi zaten biliyorum. Ancak bu çok vakit alır.
Önceden hazırlanmış standart fonksiyonlu bağlamaya hazır bir çözüm satın alıp nesne yönelimli programlama yerine kendi robot sistemimize konsantre olursam, bu vakti kendime saklayabilirim“
Daha önemli uygulamalar için daha fazla boş alan
Mekatronik ve robotik profesörü; Packman 200 gibi sistemlerin işletme içi ürün akışını belirgin derecede verimli hale getirdiğini düşünüyor. „En az yüzde 15 oranında bir tasarruf olduğunu tahmin ediyoruz.“ Bu potansiyelin ışığında kendisi, gelecek on yıl içerisinde hareketli robotların çoktan piyasaya yayılacağını düşünüyor. Buradaki hedef personelden tasarruf etmek değil, tam tersi verimsiz işletme içi nakliye görevlerinde bu personellerin iş yükünü azaltmak. Üretim endüstrisinde kullanım alanlarının yanı sıra ona göre kliniklerdeki görevler de bunların kullanım alanına giriyor. Buradaki asıl soru şu: Neden bakım personeli zaten kısıtlı olan vaktini hastane atıklarının, yatak örtülerinin veya içeceklerin taşınmasıyla öldürsün? Verimdeki artış böylelikle hastalara daha fazla zaman harcamak için hada fazla serbestlik sağlıyor.
Rotalar farklı farklı belirlenebiliyor – bu da Hollandalıların çözümünün kullanımda oldukça esnek olmasını sağlıyor.
40 kilogram ağırlığındaki AIV’ler 150 kilograma kadar yükleri taşıyabiliyor.
Servo motorların kontrolü için Dynamic Drives, Sigmatek’in tamamen kompakt bir
kontrol çözümünü kullanıyor – aynı şekilde 48 Volt gerilimle.
Optec her iki çark için tahrik olarak KOLLMORGEN’ın AKM serisinden 48 voltluk
seçeneğiyle senkron servo motorları kullanıyor.
Programlanmış rotada engellerin olması durumunda lazer sensörü bunları tespit
ediyor ve kontrol de hemen sapma rotasını hesaplıyor.
AKM DC Servo Motor, Düşük Voltaj
İşletme içi malzeme akışı için otonom sürüş sistemleri alanının öncüleri:
Probotics’ten Henk Kiela (solda) ve Peter Janssern
Frank ten Velde, SİGMATEK Hollanda’nın tek distribütörü, SigmaControl Müşteri
Yöneticisi
Yazarın fotoğrafı
Sandra Becker KOLLMORGEN Ratingen’in Avrupa Pazarlama İletişimi’nden sorumlu
Yazan: Sandra Becker, EMEA & Hindistan Pazarlama İletişim Şefi, KOLLMORGEN, Ratingen
Endüstri 4.0
Üretimde yeni ve değişen taleplere adaptasyon şart
Sanayi 4.0 uygulamalarının ihtiyaç duyduğu yüksek hızlı ve güvenilir bir endüstriyel haberleşmenin
faydalarından yararlanmayı sağlayan Zamana Duyarlı Ağ (TSN-Time Sensitive Network), değişikliklere kolay uyum sağlayabilen esnek üretim hatlarının oluşmasını sağlıyor. Endüstriyel haberleşme alanında faaliyet gösteren Japonya merkezli bir kuruluş olan CLPA’nın Türkiye Müdürü Tolga Bizel, geleceğin haberleşme üzerine kurulacağı gerçeğinden hareketle sanayicilerin üretim süreçlerinde bu haberleşme sistemlerini kurarak akıllı fabrikalara dönüşmeleri ve tüketicilerin hızla değişen kişiselleştirilmiş üretim taleplerine cevap verebilecek şekilde stratejilerini oluşturmaları gerektiğini vurguladı.
Yenilikçi teknolojiler, endüstriyel haberleşmeyi yeniden şekillendirmeye devam ederken mevcut yetenekleri üst düzeye taşıyor ve yeni araçların ortaya çıkmasını sağlıyor. Bu teknolojilerden biri olan Zamana Duyarlı Ağ (TSN-Time Sensitive Network) endüstriyel haberleşmede oynadığı temel rol sayesinde her geçen gün daha çok önem kazanıyor. Merkezi Japonya’da bulunan ve endüstriyel iletişim ve kontrol ağı CC-Link’in dünya genelinde yaygınlaşması için faaliyet gösteren CLPA (CC-Link Partner Association) tarafından geliştirilen CC-Link IE TSN de Zaman Duyarlı Ağ teknolojisinden yararlanan dünyanın ilk endüstriyel açık ağı olarak öne çıkıyor. Tüketicilerin yeni ve değişen talepleri karşısında hazırlıklı olmak gerektiğini vurgulayan CLPA Türkiye Müdürü Tolga Bizel
, otomasyon cihazları için CC-Link IE TSN teknolojisini seçen tedarikçilerin rekabet avantajı kazanacağını ve bu ürünleri kullanan fabrikaların ise geleceğe hazır olacağını söyledi.
Fabrikalarda üretkenlik ve verimlilik sağlayan teknoloji
TSN’nin Sanayi 4.0 ihtiyaçlarının desteklenmesi konusunda büyük önem taşıdığının altını çizen Tolga Bizel, şu açıklamalarda bulundu: ‘’Bu teknoloji sayesinde şirketler, proses şeffaflığı ve üretkenliklerini daha üst düzeylere taşıma fırsatına sahip oluyor. Dolayısıyla dijital dönüşüm stratejileri, kilit operasyonların optimizasyonunda kullanılabilecek veriye dayalı öngörüler üretebiliyor. Bu noktada TSN’nin sağladığı veri şeffaflığı ile IT ve OT sistemlerini birleştirme olanaklarına sahip olan işletmeler, endüstriyel proseslerden daha fazla veri elde edebilecek. Toplanan veriyi her geçen gün daha doğru sonuçlar üreten akıllı tahmin modelleriyle analiz ederek üretim operasyonları için daha faydalı bilgilere ulaşabilecek. Bu derinlemesine bilgi; performans,üretkenlik ve verimliliğin yanı sıra son ürün kalitesinin artırılmasında da kullanılabilecek.”
Akıllı üretime adım atmanın yolu
CC-Link IETSN’den geçiyor Üretimde rekabet gücünü artırmaya katkıda bulunan CC-Link IE TSN teknolojisinin gıda, ilaç, beyaz eşya, otomotiv ve bina otomasyonu gibi pek çok farklı sektörde makine ve proses kontrolü için ideal çözümler sunduğunu vurgulayan Bizel, sözlerini şöyle tamamladı: ’’CLPA üyeleri, hiçbir ücret ödemeden CC-Link ile ilgili en güncel teknolojik bilgilere erişebiliyorlar. Başta Asya’ya açılmak ya da bu pazardaki işlerini büyütmek isteyenler olmak üzere Sanayi 4.0’a uyumlu dünya standartlarında akıllı üretime adım atmayı hedefleyen şirketler, detaylı bilgi almak için CLPA Türkiye temsilciliğiyle iletişime geçebilirler.’’
Endüstri 4.0
Lojistik ve depo operasyonlarını akıllı hale dönüştüren teknoloji
Türkiye’de endüstriyel IoT alanında üretim yapan öncü teknoloji şirketi Wipelot, gerçek zamanlı izleme teknolojileri ile depo ve lojistik alanlarındaki iş süreçlerini dijitalleştirerek verimlilik ve ciro artışına katkı sağlıyor. Lojistik faaliyetlerde tam denetime imkân tanıyan Wipelot, depolarda ise her şeyi kontrol altında tutuyor. Maden, inşaat, sanayi, havacılık alanları başta olmak üzere çimento, denizcilik, enerji, gıda, metal, otomotiv, sağlık ve tekstil gibi çok sayıda sektörde endüstriyel IoT çözümleriyle öne çıkan Wipelot, gerçekleştirdiği yoğun Ar-Ge çalışmaları ile yüzde 100 yerli ürünler üretiyor.
Endüstriyel Nesnelerin İnterneti (IIoT- Industrial Internet of Things) ile taşımacılık, lojistik, stok ve depo yönetimi alanlarında büyük değişimler yaşanıyor. Endüstriyel IoT alanının öncü oyuncusu Wipelot isegerçek zamanlı izleme teknolojileri ile iç ve dış lojistik faaliyetlerinin yoğun olduğu FMCG, e-ticaret, otomotiv ve dayanıklı tüketim ürünleri sektörlerinde hizmet veren işletmelerin büyük depo yönetimlerinde hız, verimlilik ve ciro artışına katkıda bulunuyor. Ayrıca Wipelot; maden, inşaat, sanayi, havacılık gibi alanlar başta olmak üzere çimento, denizcilik, enerji, gıda, metal, otomotiv, sağlık ve tekstil gibi çok sayıda sektörün ihtiyacına uygun endüstriyel IoT sistemleri sunuyor.
İşletmelerde görünmeyeni görünür kılıyor
RTLS (Real Time Location System-Gerçek Zamanlı Konum Belirleme Sistemi) ve RFID (Radio Frequency Identification-Radyo Frekansı ile Kimliklendirme) konusunda 16 yıldan fazla tecrübeye sahip olan Wipelot, gerçekleştirdiği yoğun Ar-Ge çalışmalarıyla yüzde 100 yerli ürünler üretiyor. Wipelot, pek çok işletmenin en büyük sorunları arasında yer alan; “Ekipmanlarım ve iş makinelerim nerede, motorlu-motorsuz ekipmanımı kapalı alanda nasıl takip ederim, demirbaşlarım nerede, şu an kaç adet demirbaşım var ve kaçı kullanımda, personelim nerede, bir kaza ya da sorun yaşadılar mı, sosyal mesafe ihlali yapılıyor mu, forkliftler çalışanlarıma çarpabilir mi, tesisimdeki sıcaklık, nem, gaz değerleri ne durumda ve çalışanlarım için sorun teşkil edebilir mi, işletmemin hangi bölümünde kaç adam saatlik iş var, forkliftler en çok nerelerde dolaşmış, son bir yılda alan kullanım oranlarım nedir?’’ gibi soruların cevaplarını bulmayı kolaylaştırıyor.
Lojistik faaliyetlerde tam denetim
Wipelot IoT sistemleri, lojistik taşıma faaliyetlerin yoğun olduğu işletmelerde kamyon ve tır girişlerinin veya çıkışlarının kayıt altına alınmasının zorunlu olduğu alanlarda bu işlemleri oldukça kolay hale getiriyor. İşletmenin bütün giriş ve çıkışlarına yerleştirilen RFID okuyucular ve kamyonların üzerine yerleştirilen RFID etiketler sayesinde araç giriş çıkışlarını bilgisayar ortamında kaydeden Wipelot, elle girilen sistemlere oranla bu işlemlerin kayıt altına alınmasını daha hızlı ve doğru hale getirirken, güvenlik özellikleriyle de tam denetim imkânı sunuyor. Bu sayede sisteme dâhil olan ve üzerinde RFID etiket bulunan kamyon veya tırların işletmeye giriş ve çıkış saatleri hata payı olmaksızın rapor edebiliyor. Bu raporlar; günlük, aylık veya yıllık dökümler halinde de alınabiliyor. Hangi aracın firmadan çıktığını ve taşıma işleminin ne kadar sürdüğünü hatasız bir şekilde öğrenmenin yanı sıra mevcut olan sistemle entegre edildiğinde ne taşıdığını, taşıma işleminin nereye yapıldığını, araç şoförünü, araçların arızalı olup olmadığını ve bakım süreleri gibi detayları da anında almaya olanak sağlıyor.
Wipelot ile deponuzun kontrolü sizde olsun
Depoların içerisinde ürünlerin giriş çıkışlarını otomatik olarak çok kısa sürede denetleyebilen Wipelot IoT sistemleri, büyük depoların sorunsuz ve etkin bir şekilde yönetilmesini sağlıyor. Giriş ve çıkışlara yerleştirilen RFID okuyucularla, depoya giren RFID etiketli paletleri okuyarak stok programına girdi verisini aktaran Wipelot
, paletlerin çıkışında toplu ürün çıkışının miktarını da direk olarak stok yazılımına aktararak sistem içinden ne kadar ürünün çıktığını bildiriyor. Bu sistem sayesinde ay, dönem ya da yıl sonu stok sayımları sadece birkaç saat içerisinde gerçekleştiriliyor.
Wipelot IoT sistemi nasıl çalışıyor?
Wipelot lojistik ve depo çözümleri şu şekilde çalışıyor; öncelikle kapsama alanını oluşturacak şekilde okuyucu cihazlar saha keşfi sonuçlarına göre yerleştiriliyor. Kişiler, stokların taşındığı motorlu-motorsuz araçlar, ekipmanlar ve anlık izlenmek istenen diğer nesneler üzerlerine aktif RFID etiketler yerleştirilerek kimliklendiriliyor. Stok içeren kasalar da ihtiyaca göre aktif ve/veya pasif RFID etiketlerle tanımlanıyor. Pasif RFID etiketlerin gerekli olduğu hibrit sistemlerde mobil el terminalleri/pasif RFID okuyucular sisteme entegre edilebiliyor. Kimliklendirilen nesnelerin konum, durum ve ilettiği diğer bilgiler Wipelot IoT platformu üzerinde gerçek zamanlı olarak izleniyor. Ayrıca bulut üzerinde veya firma sunucularında kurulan sistem üzerinden de uzaktan yönetim, izleme ve raporlama gerçekleştirilebiliyor.
Endüstri 4.0
Brady yazıcı ve malzeme uzmanlığında sahip olduğu becerileri güçlendiriyor
Nordic ID, entegre yazılım, güçlü RFID tarama becerilerini ve teknolojisini Brady’nin güvenilir, endüstriyel ve RFID’in etkin tanımlama etiketleri ve yazıcılarına katıyor. Bu satın alma, Brady’nin RFID ve Endüstri 4.0 çözümlerinde dünya genelinde eksiksiz hizmet sağlayıcı pozisyonunu güçlendiriyor.
Etiketlemede yenilik
Brady, etiket malzemelerinde ve tanımlama çözümlerinde sürekli olarak yenilik yapmakta ve farklı sektörlerde faaliyet gösteren müşterilerinin sürekli değişen tanımlama ihtiyaçlarına odaklanmaktadır. Uyumlu ve pasif RFID çip ve sensörleri esnek, kendinden yapışkanlı endüstriyel etiket malzemeleri ile birlikte kullanabilme becerisi EMEA bölgesinde Brady uzmanlık merkezinin öncülük ettiği bir gelişimdir. Brady Corporation EMEA Bölgesi Tanımlama Çözümleri Genel Müdürü Brett Wilms şu açıklamada bulunmuştur: “Gelecekte, tüm ürünlerin tedarik zincirinden son müşteriye gidene kadar görünürlüğünü geliştirmek amacıyla kendine has dijital bir kimliği olacaktır”. “Bu gelişmiş görünüm verimliliğin geliştirilmesine
, sürdürülebilirliğin artırılmasına ve müşteri deneyiminin iyileştirilmesine yardım edecektir. Güvenilir ve RFID’in etkin olduğu etiket portföyü, bilgi birikimimiz ve yerinde baskı seçeneklerimiz, çoğu etiket için zorlu kabul edilecek koşullarda bile pek çok şirket için bu avantajlardan faydalanmaya olanak verecek şekilde kullanılmaktadır. Nordic ID’nin sahip olduğu teknoloji ve çözümler eklendiğinde bu teklif daha da gelişip güçlenecektir.”
Eksiksiz bir endüstri 4.0 çözümü
Nordic ID’nin RFID okuyucuları, tarayıcıları, yazılımı, teknoloji ve becerileri ile birlikte düşünüldüğünde, Brady artık Endüstri 4.0’ün faydalarını tam olarak kullanabilmek için yüksek düzeyde kişiselleştirilebilir ve eksiksiz RFID çözümleri sunabiliyor. Nordic ID CEO’su Juuso Lehmuskoski şöyle diyor: “Nordic ID’nin sahip olduğu teknoloji, müşterilerimizin üretim proseslerine şeffaflık ve operasyonlarına tahmin edilebilirlik getiren akıllı verilere dayanarak şirket proseslerini yönetmelerini sağlayan çözümler sunuyor. Nordic ID’nin tanımlama çözümlerinde saygın konumda olan bir pazar liderine satışı, dünyanın farklı sektörlerinde büyümeye devam etmek için benzersiz bir fırsat sunuyor.”
Brady, yeni RFID ürün tanıtımlarının hızlandırılması ve hem Avrupa içinde hem de Avrupa dışında ürün teklifinin geliştirilmesi amacıyla Nordic ID’deki Ar-Ge çalışmalarını hızlandırmayı hedefliyor. Niş endüstriyel yazıcı ve malzeme uygulamalarında Nordic ID’nin sahip olduğu teknoloji ve Brady’nin lider pazar konumu sayesinde, endüstriyel bir ortamda izleme ve takip uygulamalarının hızla büyüyen alanında bu gelişme çekici bir ticari birlikteliğe dönüşüyor.
-
Endüstriyel Ekipmanlar7 yıl önce
Büyük rulmanları değiştirmek için yetenek ve hassasiyet gerekir
-
Endüstriyel Ekipmanlar7 yıl önce
NSK, yenileme pazarı toptancıları için güçlü bir ortak olacak
-
Endüstriyel Ekipmanlar7 yıl önce
NSK minyatür lineer kılavuzlar, toplama ve yerleştirme makinelerine daha yüksek seviyede dinamik sunuyor
-
Etkinlikler7 yıl önce
Ekmek fırınındaki başarıya
-
Endüstriyel Ekipmanlar7 yıl önce
Sahte rulmanların olumsuz etkileri
-
Dijital Üretim7 yıl önce
Anybus® Wireless Bridge™ II endüstriyel kablosuz çözümler için yeni olanaklara kapı açıyor
-
Dijital Üretim7 yıl önce
Endüstri 4.0 yolunda belirsizlikler
-
Endüstriyel Ekipmanlar7 yıl önce
Kayış kasnak mali̇yetleri̇ni̇zi̇ %88’e kadar düşürmek mümkün